Yazar – Av. Elvan KILIÇ
Cumhurbaşkanlığı kararı ile 12 Ağustos’ta sıfır otomobillere ÖTV indirimi yapıldı. 0 kilometre otomobillerin fiyatlarında önemli ölçüde düşüş yaşanırken, bu rakamların bayilerdeki araç satışlarına yansıtılmadığı öne sürüldü. Son zamanlarda oluşan ekonomik ve döviz bazlı dalgalanmalar sebebiyle fahiş fiyat artışlarının önüne geçmek için bu şikayetler değerlendirildi ve Ticaret Bakanlığı tarafından söz konusu bayiler için denetim talimatı verildi. Müfettişlerin görev aldığı denetimler neticesinde raporlar düzenlendi. Birçok il de Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerinden kurulan özel ekip raporlar hazırladı. Raporlarda genel olarak; araç fiyatlarındaki artışın mevcut enflasyon ve döviz kurlarındaki artışların çok üzerinde olduğu, önceki yıllara nazaran kayda değer bir eksiklik bulunmadığının, mevcut fiyat artışının vatandaşın talebinden veya arz yönündeki eksiklikten kaynaklanmadığı, galericiler veya gayri resmi otomobil alım satımı yapan kişiler tarafından bayilerden otomobillerin toplanarak tekel oluşturulan piyasada araçların fahiş fiyatlarla ilan sitelerinde satışa sunulmasından kaynaklandığı otomobil bayilerinde otomobil bulunmadığı, sıfır kilometre otomobillerin bayi liste fiyatlarının çok üzerinde kalan bedelle ilan verilerek satış sunulması nedeniyle ikinci el otomobil fiyatlarının dahi aynı marka ve model sıfır kilometre otomobil fiyatlarının üzerine çıktığının tespit edildiği belirlendi.
Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin yayınladığı raporlara göre de 2021 yılında aralık ayı hariç 675 bin 107 adet sıfır kilometre otomobil satıldığı, 2021 yılı satış rakamlarının son 10 yılın satış rakamları ile karşılaştırıldığında fiyatlardaki artışın serbest piyasa ekonomisi gereğince arz talep ilişkisi ile açıklanamayacağı, 2018 yılında toplam 620 bin 937 adet, 2019 yılında toplam 479 bin 60 adet, 2020 yılında toplam 772 bin 788 adet otomobil satıldığı belirlendi.
Konu ile ilgili yapılan değerlendirmeler gelişen durumlar Stokçuluğun hukuki mahiyetini tekrar irdelememize sebep oldu. Stokçuluk birçok kanunda belli durumlar adı altında düzenlenmiştir.
Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu Yönetmeliği’nde “Stokçuluk” terimi “Olağanüstü hâl, afet ve ekonomik dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumlarda üretici, tedarikçi ve perakende işletmelerin piyasada darlık yaratan, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozan faaliyetleri ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyen faaliyetleri” olarak tanımlanmaktadır.
28 Mayıs 2020 tarihli Resmî Gazete ‘de yayımlanan Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu Yönetmenliği Denetim ve Ceza Hükümleri bölümünde yer alan maddeye göre olağanüstü hal, afet ve ekonomik dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumlarda üretici, tedarikçi ve perakende işletmelerin fahiş fiyat artışı ve stokçuluk uygulamalarının tespit edilmesi halinde bu faaliyetleri yapan kişi ve kurumlara fiyat artışı için idari para cezası verileceği öngörülmektedir. Üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından piyasada darlık yaratıcı, piyasa dengesini ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda kabul edildi ve 1 Ocak 2022’de yürürlüğe girdi. Buna göre; Üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından piyasada darlık yaratıcı, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozucu faaliyetler ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyici faaliyetlerde bulunanlara uygulanan idari para cezasının alt ve üst sınırı yeniden belirlendi. Caydırıcılığın artırılması amacıyla Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un “ceza hükümleri” başlıklı maddesinde değişiklik yapıldı. Üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından piyasada darlık yaratıcı, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozucu faaliyetler ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyici faaliyetlerde bulunanlara, 100 bin liradan 2 milyon liraya kadar idari para cezası uygulanacak.
Stokçuluğa ayrıca 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 66. Ve 67. Maddelerinde ve Tüketici Kanununun 62 maddesinde değinilmiştir. Buna göre Ticaret Kanunu 562/1-e’ye göre; Kanunun 66. Maddesini ihlal etmek suç olarak düzenlenmiş ve idari para cezasına bağlanmıştır. 562. Maddede tanımlanmış olan daha birçok suç ve ceza vardır. 562/4’te düzenlenen aşağıdaki fıkra kanunda tanımlanmış ağır cezalardan birisi olarak dikkat çekmektedir.
6102 Sayılı Kanun Madde 562/4: Bu Kanun hükümlerine göre tutulmakla veya muhafaza edilmekle yükümlü olunan defter, kayıt ve belgeler ile bunlara ilişkin bilgileri, denetime tabi tutulan gerçek veya tüzel kişiye ait olup olmadığına bakılmaksızın, 210’uncu maddenin birinci fıkrasına göre denetime yetkili olanlarca istenmesine rağmen vermeyenler veya eksik verenler ya da bu denetim elemanlarının görevlerini yapmalarını engelleyenler, fiilleri daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde üç yüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılır.
Ayrıca Stokçuluk, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Yönünden mevzuata aykırı hareket eden kimseler hakkında, şartları oluşması halinde Türk Ceza Kanunu’nda bulunan cezai hükümler uygulanabilecek ve bu kimseler hapis cezası ile karşı karşıya kalabileceklerdir. Burada Stokçuluk suçunun sonuçları belirtilmiştir. Stokçuluk yani ihtikar Türk Ceza Kanunu’na göre suçtur. Bu suç TCK 240. madde de “Belli bir mal veya hizmeti satmaktan kaçınarak kamu için acil bir ihtiyacın ortaya çıkmasına neden olan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde tarif edilmiştir. Madde metninde, belli bir mal veya hizmeti satmaktan kaçınmak fiili suç olarak tanımlanmıştır. Ancak, bu suçtan dolayı failin cezalandırılabilmesi için, belli bir mal veya hizmeti satmaktan kaçınmak suretiyle kamu için acil bir ihtiyacın ortaya çıkması gerekir. Böylece, kamu için acil bir ihtiyacın ortaya çıkması, söz konusu suçun objektif cezalandırılabilme şartını oluşturmaktadır. Örneğin, özel hukuk tüzel kişileri eliyle verilen sağlık hizmetlerini aksatarak, belli bir güzergahta toplu taşımacılık hizmetini durdurarak, ekmek gibi temel ihtiyaç maddelerinin üretimini durdurarak, akaryakıt satışını durdurarak kamu için acil bir ihtiyacın ortaya çıkmasına neden olunabilir. Ancak objektif cezalandırılabilme koşulu var.