Test ve Fotoğraf: Özgür Sunay
Sportif duruşu, ferah iç mekanı ve İtalyan tasarımıyla Alfa Romeo Junior, tutkularınızı uyandıracak ve aşkı yeniden keşfetmenizi sağlayacak. İleri teknolojisi, konforu ve güvenliğiyle neden bir Alfa Romeo tutkunu olduğunuzu hatırlatacak…
Çok az kişi Alfa’nın mini SUV’sinin başlangıçta Milano olarak adlandırılması gerektiğini biliyor. Ancak araba İtalya’da değil, Polonya’nın Tichy kentinde üretildiği için, İtalyan hükümeti isim verme konusunda pek hevesli değildi.
Alfa Romeo Junior, İtalyan gövde tasarımının sportif ve zarif stiline uyum sağlamanın yanı sıra, sportif bir sürüş deneyimi de sunmak zorundaydı. Alfa’nın gerçek DNA’sı işte tam da bu noktada Alfa Romeo Junior’da buluşuyor ve öne çıkıyor. Çünkü o bir ALFA.

Öncelikle dar LED gündüz farları ve Alfa’nın tipik ızgarasıyla ön kısım sportif ve kusursuz bir tasarıma sahip.
Alfa mühendislerinin şasi, frenler ve direksiyon üzerinde yaptığı titiz çalışmalar da cabası. Aynı zamanda, yol tutuşu limitlerde bile her zaman iyi kontrol ediliyor, böylece sürücü sadece birkaç kilometre sonra virajlara daha hızlı girme konusunda büyük bir özgüven kazanıyor.
Özel bir özelliğe sahip şasi
Alfa, en üst versiyonunda bile yalnızca önden çekişli olan Junior’a, tahrik aksında bir Torsen diferansiyeli yerleştirmiş. Bu diferansiyel, gücü tamamen mekanik olarak dağıtıyor: bir tekerlek yol tutuşunu kaybederse, aşırı tork karşıdaki tahrik tekerleğine yönlendiriliyor. Sürücü için bu, aracın yola ve virajlara “çekildiği” hissini veriyor.
Şasi genel olarak sportif ve sağlam olacak şekilde tasarlanmış ve direksiyon oldukça hassas ve direkt. Süspansiyon düzeninin dezavantajı, biraz sınırlı konfor sunması. Bu nedenle, çapraz bağlantılar ve yol bozuklukları yumuşatılmamış ve yolcular tarafından açıkça fark ediliyor. Ancak Alfisti’nin bununla başa çıkabilmesi gerekiyor.


























































































































