Yazar: Avukat Elvan KILIÇ
Trafik kazaları bir tür haksız fiil olup, hukuki sorumluluğu da beraberinde getirir. Bu hukuki sorumluluk trafik kazalarında kusursuz sorumluluk olup, dayanağını 18.10.1983 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’ndan almaktadır. Kanunda trafik kazalarında zorunlu mali sorumluluk sigortasından bahsedilmektedir. Bu durumda trafik kazasına karışan bireylerin aldıkları hasara göre sigorta şirketinden veya kazaya sebep olan kişilerden maddi ve manevi tazminat isteyebilecektir. Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanunda usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun düzenlenmeyen hususlar hakkında da 11.01.2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanmaktadır.
Trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat davası, en az bir motorlu aracın katıldığı bir kazada ölüm, yaralanma gibi bedensel zararların giderilmesi amacıyla zarara uğrayan kişiler tarafından trafik kazasında sorumluluğu bulunanlara karşı açılan bir tazminat davası türüdür. Trafik kazası tazminatı, uygulamada bedensel zararın ifadesinde kullanıldığı gibi malvarlığı zararlarını da ifade etmektedir. Malvarlığı zararlarından kasıt trafik kazası sebebi ile üçüncü kişilere ait ev, araba, arazi gibi malvarlıklarında meydana gelen zararlardır. Bu zararlar da trafik kazasından kaynaklı maddi-manevi tazminat davasında istenebilmektedir.
Kimler açabilir?
Trafik kazasından meydana gelen yaralamalarda öncelikli olarak dava açma hakkı yaralanan şahsın kendisine aittir. Yaralanan kişi bizzat kendisi maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Kişi bedensel olarak yaralandığından maluliyet durumu doğacak ve iş gücü kaybından ötürü çalışma hayatı sekteye uğrayacaktır. İşte bu nedenle çalışamayıp geçinemeyeceği için yaralanan kişi maddi tazminat; kaza nedeniyle uğradığı elem, keder ve üzüntü nedeniyle de manevi tazminat talep edebilecektir.
Eğer kazadan kaynaklı bedensel yaralanmada yaralanma ağır şekilde gerçekleşmişse yaralanan kişilerin yakınları da tazminat davası açabilecektir. Kişinin annesi, babası, eşi veya nişanlısı, varsa çocukları kişinin yaralanmasından etkilenen ilk dereceden yakınlar olduğu için kanunen bu kişilerin de dava açma hakkı mevcuttur. Ancak bu kişiler Türk Borçlar Kanunu 56. Madde gereği sadece manevi tazminat davası açabilecekler, maddi tazminat davası açamayacaklardır. Yargıtay içtihatlarında ağır bedensel yaralanma, kişinin uzuv kaybı yaşaması veya günlük hayatta temel ihtiyaçlarını yerine getirememesi olarak kabul edilmiştir. Kaza sebebiyle el veya ayak, kol veya bacak uzvunun ampute edilmesi (tıp dilinde kesilmesi), görme kaybının yaşanması veya organlardan birinin ağır zarar görmesi durumunda günlük ihtiyacını karşılayamaması gibi örnekler verilebilir. Kişi eğer trafik kazasında meydana gelen yaralanma sonucunda bu durumları yaşıyorsa bu durum hem kendisi için hem de bakmakla yükümlü olduğu kişiler varsa onlar açısından da manevi zarar oluşturmaktadır.
Yaralanmadan farklı olarak kazada ölüm meydana gelmiş ise destekten yoksun kalma tazminatı adı altında ölen kişi evli ise eşine ve çocuklarına, bekâr ise anne ve babasına bu tazminat verilebilmektedir. Çünkü evli veya bekâr ölen kişinin ailesine destek verdiği hukukumuzda karine olarak kabul edilmektedir. İspat mevcudiyeti bulunmamaktadır. Ancak ölen kişinin nişanlı olması durumunda nişanlısı, teyzesi, halası, dayısı gibi herhangi bir ilk dereceden olmayan bir yakının kaza sebebi ile destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilmesi için ölen kişiden yaşamı süresince destek aldığını yargı makamlarına ispatlaması gerekmektedir.
DAVA KİME AÇILIR?
Trafik kazası hukuki niteliği itibariyle haksız fiil olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple de Türk Borçlar Kanunu kapsamında maddi manevi tazminat davası haksız fiili işleyen kişilere karşı açılmaktadır. Haksız fiili işleyen kişi burada kazanın olmasından sorumlu olan kişidir. Trafik kazasına sebebiyet vererek kişinin yaralanmasına veya ölmesine sebep olması durumunda aleyhine maddi-manevi tazminat davası açılır. Ancak kanun, sadece haksız fiili doğrudan işleyen kişiye değil bu kişiler dışındaki sorumlulara da dava açılabileceğini düzenlemiştir.
Bu kişiler:
Sürücü: Türk Borçlar Kanunu 49. Maddeye göre trafik kazasına sebebiyet veren haksız fiili bizzat işleyen kişidir. Karşı tarafın yaralanmasına veya ölümüne aracı ile kaza yaparak sebebiyet verdiğinde sürücü aleyhine maddi-manevi tazminat davası açılabilmektedir.
Araç sahibi: Sürücü her zaman kullandığı aracın sahibi olmayabilir. Aracın mülkiyeti başka birine ait olabilir. Karayolları Trafik Kanunu 3. Maddesinde aracın mülkiyeti elinde bulunduran kişiyi “işleten” olarak kabul etmektedir. Kişi aracı bizzat kendisi kullanmasa bile aracı işlettiğinden kazanın olması durumunda tazminat sorumluluğu doğmaktadır.
Bu husus kanunun 85. Maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddede bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu belirtilmiştir. Araç sahibi, aracın üzerinde fiili hâkimiyeti bulunmadığını, araç için bir başkasının harcamalarda bulunduğunu veya araç üzerindeki ekonomik çıkarın bir başkasına ait olduğunu, işleten sıfatının bulunmadığını kanıtlayabilirse sorumluluktan kurtulabilmektedir.
Sigorta Şirketi: Karayolları Trafik Kanunu’na göre trafik kazasına karışan aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası diğer adı ile Trafik Sigortası veya poliçe kapsamına göre İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası diğer adı ile Kasko Sigortası hangi sigorta şirketi tarafından yapılmışsa, o sigorta şirketi de ölüm, yaralama veya diğer zararlardan sorumludur. “Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları”nın A- 3. Maddesine göre Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dâhilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.
Trafik kazası yaralanmasında maddi- manevi tazminat açılacak olması durumunda dava açılacağı mahkeme, kişinin bulunduğu ikametgâhın olduğu yer mahkemesindir. Örneğin Gaziosmanpaşa’da bir trafik kazası gerçekleşmiştir. Kazada kusurlu kişinin ikametgâhı Bakırköy olursa kişi hem kazanın gerçekleştiği yer mahkemesinde (Gaziosmanpaşa adliyesi) hem de kusuru olan kişinin ikametgâhı olan yer mahkemesi yani Bakırköy Adliyesinde dava açabilecektir. Kanun kişiye birden fazla seçenek sunduğundan kişi hem kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde hem kendisi zarar gördüğünden bizzat kendi ikametgâhının bulunduğu yer mahkemesinde de dava açabilecektir. Son olarak, davada Sigorta Şirketi’ne dava açılacak olması durumunda merkezin bulunduğu yer mahkemesinde de maddi ve manevi tazminat davası açılabilmektedir.
Kişi tazminat davası açması durumunda ikametgâhının bulunduğu yerin asliye hukuk mahkemesinde dava açması gerekmektedir. Fakat Trafik sigortasını yapan şirkete dava açılması durumunda Asliye Hukuk değil Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olacaktır. Çünkü Türk Ticaret Kanunu’na göre, sigorta şirketinin sorumluluğu ticari bir işten kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, trafik kazası nedeniyle aracın sürücüsü, sahibi ve işleteni ile birlikte aracı sigortalayan sigorta şirketine birlikte dava açılacaksa; tüm sorumlular hakkında Asliye Ticaret Mahkemesi’nde tazminat davası açılması gerekmektedir.
Dava açılırken kişi kanuna göre şu tazminatları isteyebilir:
Manevi tazminat: Ölenin yakınları (anne, baba, eş, çocuklar, kardeşler, nişanlı) ölüm neticesinde duydukları elem, acı ve ızdırap duyguları nedeniyle manevi tazminat talep edebilirler. Yaralanan kişinin bizzat kendisinin manevi tazminat isteyebileceği hususunda tereddüt yoktur. Yaralanan kişinin yakınları ise ancak ağır bedensel bir yaralanma veya uzuv kaybı söz konusu ise manevi tazminat isteyebilirler. Aksi takdirde, yaralının yakınları manevi tazminat talep edemezler.
Kişi ölmüş ise masraf yapılacak her türlü cenaze gideri,
Kazadan dolayı tedavi görüyorsa tedavi giderleri,
Destekten Yoksun Kalma Tazminatı: Destekten yoksun kalma tazminatı, ölenin hayat boyu desteğinden mahrum kalan kişilerin açtığı bir maddi tazminat davası türüdür. Destekten yoksun kalanlar, muhtemel destek süresi boyunca ölenden elde edecekleri mali menfaati tazminat sorumlularından talep edebilir. Bunlar kişinin evli ise eşi ve çocukları bekâr ise anne ve babası olabilir.
Kişinin kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden veya ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
Kişi dava açarken ölüm veya yaralanma olması durumunda yukarıdaki tazminatlar göz önünde bulundurulur. Mahkeme ise tazminatı belirlerken tarafların sosyal ve ekonomik durumunu, olayın meydan geliş şeklini, tarafların kusur durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır. Ayrıca kişi önce sigorta şirketine dava açacaksa dava açmadan önce sigorta şirketine gerekli evrakları sunarak başvuru yapmalıdır. Trafik kazalarıyla meydana gelen zararları tazmin edebilmek için 2918 sayılı Karayolları Trafik kanunda yapılan son değişiklikler birlikte zarar görenlerin dava açabilmek için öncelikli şart olarak trafik sigortasına başvuru yapılmasını zorunlu olmuştur. Birey başvuruyu yaparken maddi kaybını, kazanın sebep olduğu zararlarını, trafik sigortasından talep ettiği maddi tazminat miktarını içerir bir dilekçe ile birlikte kaza tespit tutanağı veya kaza bilirkişi raporu, tedavi masraflar faturaları, kazanın durumuna göre gerekli evraklar, hak sahibine ilişkin kişisel bilgiler ve banka bilgileriyle birlikte başvurusunu yapabilecektir. Başvuru noter aracılığı veya iadeli posta mektubu ile sigorta şirketinin merkezine yapılmalıdır. İlgili trafik sigortasına başvuru yapıldıktan sonra on beş gün içerisinde cevap verilmediğinde veya talepleri karşılanmadığında zarar gören; dava açma veya sigorta tahkim komisyonuna başvuru hakkına sahip olmaktadır.