ÖZEL RÖPORTAJ: SEDAT YALIN AHBAB

®
Çok Okunanlar

Ferrari 40. Yıl Dönümünü Kutlamaya Hazırlanıyor

Ferrari, ilk süper otomobilinin 40. yıl dönümünü Ekim ayında gerçekleştirilecek GTO Legacy Tour 2024 ile kutlayacak. GTO etkinliği, bir...

Yeni Passat satışa sunuldu…

Bugüne kadar dünya çapında 34 milyondan fazla satış adedine ulaşan Volkswagen’in başarılı modeli Passat, dokuzuncu neslinde teknoloji, kalite ve...

Yeni 208 ACTIVE PRIME 1.2 PureTech 100 HP

Avrupa’nın B-HB segmentinde en fazla satılan modeller listesinde en üst sıralarda yer alan PEUGEOT 208, yenilenmesinin ardından mart ayı...

Levent Çakıroğlu: “Portföy optimizasyon çalışmalarımız devam ediyor.”

Levent Çakıroğlu, “Portföy optimizasyon çalışmalarımız kapsamında, Tat Gıda’nın Memişoğlu Grubu’na satışını 2024 yılının başında tamamladık” derken, mevcut yetkinlikleriyle rekabet...

Soru-1 Sedat Yalın AHBAB kimdir?

1977 İstanbul’da doğdum. İlk ve orta öğretimi İstanbul’da tamamladım. Daha sonra İzmir’e askeri liseye gittim. (Neden Askeri Liseyi Tercih Ettiniz? Bu seçim sizin kendi kararınız mı oldu?) Ortaokula başlarken birçok genç çocuk gibi pilot olma hayalim vardı. Ortaokulun başında geçirdiğim bir rahatsızlık yüzünden uzun süre okula gidemeyince, yabancı dilime destek olması için evimize gelen öğretmenim emekli bir askerdi. Onun da pilot olma isteğimi körüklemesi ile henüz 15 yaşımda; ortaokul sonunda Maltepe Askeri Lisesi ile askerlik mesleğine adım attım. Sonra oradan Hava Harp Okulu sınavlarına girdim. (Bahsettiğiniz lise döneminde uçaklarla ilgili bir bölüm dersi okudunuz mu? ) Hayır; askeri lise, o zaman ki anadolu liseleri denkliğinde ve Kara Kuvvetleri K.lığına bağlı normal liseydi. Son sınıfta istekli olanlar arasında pilotaj için sağlık problemleri olmayanlar, bilgisayar oyunları gibi el ayak koordinasyonunu ölçen psikomotor testlerinde başarılı olanlar Hava Harp Okulu öğrenci seçme uçuşlarına gitmeye hak kazanıyordu. Özetle liseden sonra subay adayı öğrenciler hava veya kara subayı yetiştirilmek üzere harp okullarına ayrılıyordu. İzmir’deki askeri lisede okumanın şöyle bir avantajı vardı. Pilotaj eğitiminin verildiği 2. Jet Ana Üs K.lığı Çiğli, İzmir‘deydi ve eğitim uçuşlarının son dönüş noktası alçak irtifadan bizim okulun üzerinden olduğu için, tüm askeri lise hayatımızı onları üstümüzden geçerken seyrederek geçirdik. (Sizin zamanınızda ki eğitim uçakları neler vardı?) O zamanlar SF260, T-37 ve T-38 olarak üç uçak vardı. SF260 ve T-38’ler bildiğim kadarı ile hala var fakat T-37’nin yerini KT-6 uçakları aldı; kısmetse ileride milli uçaklarımız alacak. (Sonra oradan Hava Harp Okuluna mı geçtiniz?) Biraz önce belirttiğim aşamaları geçen adaylar Yalova’da öğrenci seçme uçuşlarına gidiyordu.

Sizden, Yalova’da belli bir eğitim sonunda T-41 pervaneli uçaklarında yalnız uçuş yapabilme becerisini göstermeniz bekleniyordu. Eğitim teorik bilgi ve 10-12 civarında uçuşu kapsıyor ve bunun sonunda yalnız uçuş kontrolüne çıkıyordunuz; başarılı iseniz Hava Harp Okulu; değilseniz Kara Harp Okulu intibak eğitimine davet ediliyordunuz. Hava Harp Okulu’na girdiğimde; o zaman ki adı ile Uçak Mühendisliği şimdi ki adı ile Havacılık Mühendisliği okudum ve aynı zamanda öğrencilerin pilotluk isteğini taze tutan sınırlı sayıda uçuşlar yaptım.. Orayı bitirdikten sonra tekrar askeri lisenin olduğu İzmir’e uçuş okulu için geri döndüm. . (Hava Harp Okulunu nerede bitirdiniz uçuş eğitimi nasıl başladı?) Hava Harp Okulu’ndan subay ve mühendis diploması olmak üzere 2 tane diploma alarak Yeşilyurt, İstanbul’da mezun oldum. Şimdi aynı yerde adı Milli Savunma Üniversitesi olarak geçiyor. Tekrar sağlık kontrolleri sonrası bahsettiğim Çiğli, İzmir’de yaklaşık 1.5 yıl pilotaj eğitimi aldıktan sonra 3.Ana jet Üs K.lığı Konya’ya F-16’dan önce şimdi Türk Yıldızları’nın uçtuğu F-5 uçağında harbe hazırlık eğitimi almak için gittim.

Daha sonra F-16 eğitimine başladım. (F-16 eğitimlerinize nerede başladınız?) 4. Ana Jet Üs K.ğı. Akıncı, Ankara’da (Ankara’ya gittiniz ama F-16 eğitimine başlamak için de ayrıca bir sınavdan geçtiniz mi?) Hayır; fakat pilotaj eğitimi dahil uçuş eğitiminin tamamı bir değerlendirme sürecinden oluşuyordu. F-16 eğitimi de dahil her safhasında başarılı olamadığınızda Hava Kuvvetleri K.lığının değerlendirmesine göre farklı bir uçak veya sınıfa geçiyordunuz. 3 senelik süregelen bir sınav gibi düşünebilirsiniz. F-16’da multi-tasking dediğimiz çoklu görevler var ve aynı anda birden çok fazla şeyi yapman gerekiyor. Bunu başarabilmenin sırrı ders çalışma kapasitenden, yeteneklerinden ve durumsal farkındalığından geçiyor. Etrafında ne oluyor ne bitiyor, öncesini-sonrasını görebiliyor musun, ileri zamanlı düşünebiliyor musun? Bunların hepsi eğitim süreci içerisinde nerede ise her gün değerlendiriliyor. Dolayısı ile bitirdiğin zaman aslında çok uzun vadeli bir eleme sürecini tamamlamış oluyorsun. Oradan sonra ilk görev yerim olan 6. Ana Jet Üs K.lığı 162. Filo Bandırma’ya gittim. Bandırma’da hava savunma pilotu olarak (halk arasında it dalaşı yapan pilotlar) 5 sene kaldım. Sonra tekrar Akıncı’ya bu sefer 142. Ceylan Filo’ya döndüm. 142. Filo’da iken SOLOTÜRK’ün kuruluşu başladı ve 141. Kurt Filo’ya geçtim. Ondan sonra da bu sürece dahil oldum.

Soru-2 SOLOTÜRK’ün kuruluşunun Türkiye için önemi nedir? Türkiye katkıları ne yönde oldu sizce? Bu geç atılmış bir adım mıydı?
SOLOTÜRK kısaca baktığınızda aslında bir tanıtım faaliyeti. Neyi tanıtıyor; dışarıda yabancı ülkeler arasında gittiği her yerde Bayrak gösteriyor. Üzerinde bir Türk bayrağı var, kolunuzda Türk bayrağı var. Dolayısı ile Türk Hava Kuvvetleri imkân ve kabiliyeti, gücünü göstermek adına çok ama çok etkili. Bunun biz onlarca örneğini yaşadık. Gerek yüz yüze konuşmalarda gerek basın organlarında gerek bulunduğumuz ortamlarda, bizzat yaşayarak ne kadar etkili ve faydalı olduğunu gördük. Yurtiçi etkinliğine bakarsak; SOLOTÜRK’ün amacı;, yoğun bir tempoda büyük fedakarlıklarla birçok insanın Hava Kuvvetleri’nin içerisinde hem operasyon hem eğitim anlamında yaptıklarının halk tarafından görülmesini sağlamak. Örnek olarak TV’de ¨F-16’lar operasyon yaptı¨ denildiğinde halkımız F-16 uçağının neler yapabileceğini canlı olarak görmediğinden bunun tam olarak nasıl bir şey olduğunu ya da nasıl cereyan ettiğini gözünde canlandırmakta zorlanıyordu. Hava Kuvvetleri’nin gücünü göz önüne getirmek, göstermek her zaman mümkün olmadığından dolayı her SOLOTÜRK gösterisi, Türk F-16 pilotunun yeteneklerini, sahip olduğumuz uçağın imkân ve kabiliyetlerini sergileyen; ne kadar dinamik bir ortamda ne kadar etkili işler yapabildiğini gösteren reklam yüzü olarak düşünülebilir. Kurulmasında geç mi kalındı sorunuza gelince; buna yorum yapmak çok zor ama Türkiye F-16’yı 1986 yılından itibaren oldukça uzun zamandır uçuran bir ülke. Hollanda Hava Kuvvetleri’nde yaklaşık 35-36 yıldır bu iş yapılmakta. Daha önce yapılabilir miydi? Evet, daha önce yapılsa daha güzel olabilirdi belki ama imkân ve şartlar; o anki durum belki buna elvermemiş olabilir. Ama geç başladığı düşünülse dahi, bence şu anki etkisi tüm dünyada ve yurt içinde çok net.

Soru-3 Türk yıldızları ile SOLOTÜRK’ün gösteri uçuşları ve farkları nelerdir? Eğitim disiplini arasında bir fark var mı? Pilotlar aynı mı? Ya da farklı mı seçilmektedir?
Bu bize en çok gelen sorulardan bir tanesi zaten. Türk yıldızları ile SOLOTÜRK arasında nerede ise benzerlik yok diyebiliriz. Her ikisi de uçak ile gösteri yapıyor ama nasıl benzerlik yok? Elbette ufak benzerlikler var ama bir kere Türk Yıldızları bir akrobasi timi, ekibi; dolayısı ile birbirleriyle bir takım olarak ahenk içinde, zamanlama ve çalışma yeteneklerini gösteriyor. Dolayısı ile havada bir takım olma yeteneğini gösteriyor. SOLOTÜRK’ün yurt dışındaki tam tabiri “POWERDEMO”. SOLOTÜRK, çok güçlü ve muharip F-16 uçağı ile icra edildiğinden aynı zamanda tek uçak olduğundan “POWERDEMO” olarak geçiyor. “POWERDEMO” ne demek? Tek uçak olarak çok küçük bir alanda motorun gücünü ve uçağın fiziksel yeteneklerini özellikle maksimumda kullanarak çok keskin ve seri manevraları birbirinin arkasında çok hızlı birleştirme anlamına gelir. Gösteri takımlarında birden fazla uçak gösteri yaparken hareketi yaptıktan sonra diğer uçaklar sahneyi doldurabiliyor. Ama SOLOTÜRK’ü uçururken öyle bir koreografi yapmanız lazım ki, çok küçük bir alanda kalıp sürekli seyircilerin gözünün önünde olmanız lazım. Göz mesafesinden kaybolma lüksünüz yok. Dolayısıyla ikisi çok farklı gösteri tipleri bir tanesi Hava Kuvvetleri’nde takım çalışmasını, beraber olmayı, zamanlamayı, senkronizasyonu; bir tanesi ise uçağın ve pilotun gücün sınırlarında bütünleşerek Hava Kuvvetleri’nin vurucu gücünü gösteriyor. Her uçağın kendine özel bir eğitimi ve disiplini var. F-5 kullanan aniden F-16 kullanamaz; F-16 kullanan pilot ise aniden F-5’e geçiş yapamaz. Biz F-5 eğitimi de aldık. Belirli bir zaman geçtikten sonra gerek sivil gerek askeri uçaklarda aldığınız eğitim yenilemezseniz geçerliliğini kaybediyor. F-5 kullanan Türk Yıldızları tamamı ile o uçağa ve Türk Yıldızları gösterilerine odaklanmış olan pilotlar; SOLOTÜRK pilotları ise F-16 uçağı eğitimine sahipler ve SOLOTÜRK gösterisine uygun farklı bir disiplinle uçuyorlar. Her ikisi de tamamen farklı eğitimler diyebiliriz. Ayrıca SOLOTÜRK’ün hem uçağı hem pilotları sadece gösteri için ayrılmış değil. Operasyonlara giden bütün görevleri yapan savaşa hazır muharip bir uçak ve pilotlar.

Soru-4 Her Pilot SOLOTÜRK’ü uçurabilir mi?
SOLOTÜRK pilotu seçiminde Türk Hava Kuvvetleri’nin belirli kriterleri vardır. O kriterlere göre istekli olanlardan Hava Kuvvetleri tarafından seçildikten ve SOLOTÜRK’ün gösteri uçuşu eğitimini aldıktan sonra uçurabilir. Çünkü SOLOTÜRK’ün çok kademeli ve uzun bir eğitimi var. Her F-16 pilotu ancak eğitim verilirse uçurabilir. (Her F-16
Pilotu SOLOTÜRK’te yapılan bu hareket ve davranışları o zaman yapamıyor mu?) SOLOTÜRK’te yapılan birçok hareketi biz zaten eğitimlerimiz esnasında ya da operasyonda sırasında yapıyoruz. Ama nasıl yapıyoruz? Yerden yüksekte, belirli bir irtifanın altına inmeden, dolayısı ile daha büyük bir boşlukta bunu yapıyorsunuz. Eğitimini aldığınız şeylerden biri negatif G ile ilgili hareketler, Nedir bu? Ters dönerek yapılan yer çekimine aykırı hareketler. Bunlar normal bir F-16 pilotunun çok alışık olduğu hareketler değil. Bunun için bir fizyolojik alışma süreci geçirmeniz gerekiyor. İkincisi ve en önemlisi eğitim almanızın esas sebebi; yere çok yakınken bu hareketleri yapabiliyor olmanız. Çünkü yere yakınken bir F-16 pilotu bu tarz hareketleri her gün yapmıyor. Yere yakın olmak çok alışık olduğumuz bir şey değil. Dolayısı ile bunun için eğitim yapmanız gerekiyor. Eğitimde de zaten ilkönce kademe kademe ehliyet seviyen ilerledikçe yere yaklaşmaya başlıyorsun. Üçüncü olarak eğitim alma sebebimiz bu hareketleri birbirine koreografi olarak bağlama ve zamanlama kabiliyetine sahip olmak.

Soru-5 Günümüzde geldiğimiz nokta itibarı ile F-16 Savaş Uçağı yerine son sürüm güncel uçaklar ile SOLOTÜRK hareketleri yapılabilir mi? Halen bir F-16 uçağının gösterisi devam etmeli mi? Yoksa yerine Milli Savaş Uçağı, Hipersonic uçaklar ile yaptığınız tüm bu gösteriyi gelecekte yapabilme şansları nelerdir?
Zaten Türk Hava Kuvvetleri dünyadaki en yeni F-16’lara sahip ülkelerden biri. Dolayısı ile hem yeni olanlar var hem de güncelleştirilmiş F-16’lar var. Eskilerde yenilere güncelleştirilmiş. SOLOTÜRK gösterilerinin hepsi bu uçaklarla da yapılabilir ki daha önce antrenmanlarda denediklerimiz var. Milli Muharip uçak envantere girdiğinde onunla yapılabilir mi? Tabi ki neden olmasın. Kendi uçağımız ile bunları yapabilmek daha da güzel olur. Yurt içinde ve yurt dışında daha da büyük etki yaratır ve prestijimizi arttırır. Örneğin Pakistan daha önce F-16 uçağı ile gösteri uçuşu yaparken, sonradan JF-17 Pakistan-Çin ortak yapımı uçakla bu gösterilere devam etti hatta 100.yıl kutlamaları kapsamında İzmir’de de gösteri yaptı.

Soru-6 Bir F-16 uçurmak ile Yolcu uçağı uçurmak arasında fark var mı? Var ise farkları nelerdir? Sizce bir yolcu uçağı mı? Yoksa bir F16 Savaş uçağı mı daha güvenli?
Farkları çok, nerede ise hiç benzerlikleri yok. Bir tanesi tamamen supersonic bir jet, savaş uçağı. Yazılımsal yetenekleri, tasarımı, gücü, boyutları vb. herşey bir yolcu uçağına göre çok farklı olarak manevra kabiliyetini arttırıcı ve savunma ön planda olacak yönde. Yolcu uçağı da aksine tamamen konfor üzerine tasarlanmış. Bütün fiziksel kapasitesi ve aerodinamiği ona göre dizayn edilmiş. Yolcu uçağı ile bir F-16’yı kıyaslamak; formula-1 arabası ile çok konforlu bir otobüsü kıyaslamak gibi bir şey. O kadar birbirinden farklı araçlar. İkisi de çok güvenli. Zaten güvenli olmasalar havacılık otoriteleri gerekli sertifikasyonu vermeyecekleri için uçamazlar. Havacılıkta bir prensip vardır. Bu savaş uçağı da olsa yolcu uçağı da olsa belirli bir güvenlik koşulunu sağlamadığı an uçmasına izin verilmez; buna ¨airworthiness¨ denir. (Peki, İlk yolcu uçağını uçurmaya başladığınızda kendinizi F-16’daki gibi güvende hissettiniz mi?) Ettim tatbikî. Aldığım havayolu uçağı eğitimlerinde uçağın tasarımdan pilotun eğitimine kadar her safhanın ne kadar emniyet odaklı olduğunu bizzat görmüş oldum. (Neden yolcu uçaklarında herhangi bir rüzgârda kanatları çok fazla oynuyor ve içeride bunu fazla hissediyoruz?) Oynamaz ise kırılır çünkü kanatları büyük. Kanatların sallanıyor olması aslında çok iyi bir şey. Büyük uçaklarda türbülansı hissetmenin en büyük sebebi yüzeyin büyük olmasından kaynaklı.

Soru-7 Peki, hayatınız bir film olsaydı TopGun olur muydu? TopGun sizce ne kadar gerçekçi bir sinema filmidir?
Topgun olmazdı hayatım o kesin. Ne kadar gerçekçi, öyle bir yer var mı, bilmiyorum. Çekildiği yıla bakıldığında gerçekten kabul etmek lazım çok iyi bir film. Bazı sahneleri savaş pilotları için çok komik. Mesela o terste gelip bir karış kadar mesafede sözde Mig uçağına kanopi kanopiye koyması olacak iş değil; veya ben yapamam diyebilirim. Özellikle savaştığın bir adama o kadar yaklaşman mümkün değil. Ama bu tarz sahneler filmin heyecanını arttırıcı, baskın karakterleri ortaya çıkaran süslemeler; genel olarak bence gerçekten çok başarılı bir film. Pilotların hayat tarzını güzel yansıtıyor. Bu yaz yenisini hevesle bekliyorum. Fragmanı her seyredişimde bir F-16 bulup hemen filmin içine dalasım geliyor. Topgun filminde olduğu gibi pilotluk; askeri kanatta daha katı olmakla beraber; ister askeri ister sivil olsun bir yaşam tarzıdır; olmak zorundadır. Uyuma, yeme, eğlenme alışkanlıklarını düzenli hale getirmen gerekir. Sen ve yakın çevrendekiler hayatını senin işine göre yaşamak zorunda. Belli bir saatte yatmak, yemene içmene, sporuna dikkat etmek zorundasın. Kendine bakmak zorundasın. (SOLOTÜRK’te bir gösteri ne kadar sürüyor?) Bir gösteri yaklaşık 17-18 dakika sürüyor. Çok ciddi terliyorsun ve su kaybediyorsun. Nerede ise gösteriyi yaparken soluklanıp nefes alacağın aralar yok gibi. Çünkü senin soluklanman demek seyirciden uzaklaşman demek. Sürekli bir dinamizm sergilemek, hareketten harekete girmen lazım. (Peki, bu hareketleri yaparken çok fazla bir G kuvvetine maruz kalıyor musunuz?) Yurt dışında kabaca bir istatistik aldık. O zaman ki bir gösteri koreografimize göre ortalama G’si 6.5 – 7g arasında değişiyordu. (Hiç atlamak zorunda kaldınız mı?) Çok şükür kalmadım. F-16’nın atlama sandalyesi terste bile seni kurtaracak şekilde dizayn edilmiştir. Belirli bir irtifada tatbikî. (En uzak ara vermeden uçtuğunuz nokta?) 5 saat olarak, 3 kez yakıt ikmali yaparak uçtum.

Soru-8 SOLOTÜRK’ün ve Sizin başarınızın sırrı nelerdir?
Ben şöyle yorumluyorum; SOLOTÜRK’ü resmen bir çocuğum gibi görüyorum. Çünkü bir insanın çocuğu olsa ancak bu kadar üzerine titrer, emek sarfeder. Kuruluşunda beraber görevlendirildiğimiz Murat Keleş, Fatih Batmaz ve ben iki yıla yakın çok ama çok emek verdik. Herkes eşinden ve çocuğundan ödün vererek iki yıl nerede ise soluksuz çalıştık diyebilirim. O yüzden başarının sırrı istemek, çabalamak ve biraz da şans bence. Çok gönülden çalıştık. Çok uğraştık. Bu kadar bilinmesinin ve başarısının sırrı bence emek vermekten geçiyor. Bu başarı bizden sonra görev alan arkadaşlarla büyüdü, sonrakilerle daha da büyüyecek; bu elden ele taşınılan, hep daha yükseklere çıkarılmaya çalışılan bir meşale.

Soru-9 Bir Savaş Uçağı ile Otomobillerin ya da Motosikletlerin karşılaştırılması, yarıştırılması sizce doğru bir davranış mıdır?
Sosyal ortamlarda paylaşımlar ile bu tarz etkinlikler halka güzel geliyor. Sonuçta bahsedilen araçları bir savaş uçağı ile yan yana görmek her zaman görmediğimiz alışık olmadığımız bir durum. Bu sebeple insanlar için çok ilgi çekici bir durum yaratıyor. Ama baktığınızda bir F-16’nın spor otomobille ya da motosikletle yarışması mümkün değil. Nasıl mümkün değil; çünkü ağır olduğundan ilk akselerasyonu da ona göre olmakta. Ben bir ara üzerinde iki adet tank varken ölçmüştüm. F-16’da frenlere basıp tam gücü verdiğinizde F16’nın 300/s km hıza ulaşması yaklaşık 10.5-11 saniye civarında sürüyor. İlk kalkış akselerasyonu çok yavaş çünkü ¨afterburner¨ dediğimiz tam gücün devreye girmesi 5-6 sn sürüyor ve ancak 150 km/s hızdan sonra ki akselerasyon çok hızlı oluyor. Dolayısı ile akselerasyonun oranı sabit değil. Bu sebeple bu yarışı ne kadarlık bir mesafede yapacağınız çok önemli. Eğer yarışı pist sonuna kadar yaparsanız F-16 bir motosikleti geçer. Ama sadece 0-300 km/h hız arasında yaparsanız örnek olarak; Suzuki Hayabusa ile eğer bir F-16 yarışırsa o zaman motosiklet 0-300 km/s hıza daha çabuk erişeceği için motosiklet geçer. Yarıştırılması elbette görsel olarak çok mantıklı değil. Fakat 3 km piste sahip bir yarışta F-16, Lotus Exige gibi bir aracı 150 km/s hızdan sonra çok rahat geçecektir.

Soru-10 Tüm yaşamınız boyunca güncel versiyonlar dâhil F-16’yı bir super sport araca benzetecek olsanız bu hangisi olurdu?
Çok fazla super sport araç kullanmadım. Motosiklet olarak kıyaslayabilirim. Super sport klasmanındaki genel olarak 1000 cc üzeri motorlar diyebilirim.

Soru-11 F-16, SOLOTÜRK kadar havada değil ama yerde size bu heyecanı adrenalini yaşatan başka bir kullandığınız araç oldu mu?
1199 Ducati. Aynı zevki heyecanı aldım. Akselerasyon anlamında hiç aratmadı.

Soru-12 Tekrardan SOLOTÜRK’ü uçurmanız için bir şans verilse ne hissederdiniz? Cevabınız ne olurdu?
Yorgun. Her şey zamanında güzel. Şu anki fiziksel performansım ve SOLOTÜRK’e bu kadar ara verdikten sonra aynı performansı gösteremeyeceğim açıkçası net. Kendimi iyi hissediyorum ama sonuçta performansa dayalı bir iş. Aynı noktaya gelmek için belirli bir zaman alacaktır. Aradan 7 yıl ve 7 yaş geçti. Artık ne kadar olabileceğimi kestirebilmek denemeden zor.

Soru-13 Halen her an Savaşa Hazır mısınız?
Şu an değilim. Eğitimim artık eskidi. Dolayısı ile tekrar eğitilmem ve tekrar bilgilerimi tazelemem gerekir. Ama tabi ki Vatan’a karşı bir tehdit mevzu bahis olursa o zaman elimizden gelen her şeyi yaparız.

Soru-14 Şu ana kadar motosiklet ya da otomobilde yerde gördüğünüz en yüksek hız nedir?
Motosiklette 294 gördüm. Pistte.

Soru-15 SOLOTÜRK’ü bir sivil uçurabilir mi? Bu sizce nasıl olurdu?
Buradaki ¨sivil¨ kelimesi ile kasıt çok önemli bence. Çünkü hepimiz sivil olarak başladık. Eğer kasıt F-16’da uçmayan bir havayolu veya sivil herhangi bir pilot ise; uçuramaz. Neden? Çünkü Hava Kuvvetlerinde pilotluk haricinde bütün sınıflara dışarıdan da subay alınabiliyor. Eşim örneğin İngilizce öğretmeni ama sonradan Hava Kuvvetleri’ne subay olarak Teğmen rütbesinden girmiş. Dışarıdan alım yapılmayan tek sınıf pilotluk sınıfıdır; en azından benim dönemimde öyleydi. Bunun sebebi kullandığınız savaş uçağında etkinlik ve emniyet açısından şahsi disiplininizin tam olması gerekir ve bu kısa sürede verilebilen bir eğitim değildir. Şahsi disiplin; 3 boyutlu bir düzlemde istediğiniz her şeyi yapabilme kabiliyet ve gücüne sahip bir aracı belirlenen kurallar çerçevesinde kullanmak için sahip olmanız gereken, denetlenme ihtiyacı olmayan iç disiplindir. Genç yaştan (Harp Okulu) itibaren kişiliğinize işlenen bir nakış gibidir. SOLOTÜRK’ü kullanma ve seçilme kriterlerinden biride 1000 saat F-16 uçurma yetisine sahip olmaktır. Bu sebeple bir sivilin uçurması imkansız olarak kalıyor. Bir insanın SOLOTÜRK’te gösteri yapabilmesi ya da kullanması için F-16’nın kıyafet giymiş gibi üzerine oturması gerekmektedir. Yani uçak aynı zamanda sizin bedeniniz olmalı. Bir sivilin sadece F-16’da uçması için 8-9 yıl yetiştirilmesi gerekmektedir. Minimumda ancak o zaman SOLOTÜRK için eğitime başlayacak kıvama gelebilir.

Soru-16 Peki, bir F16’yı indirip-kaldırmak mı? Yoksa bir yolcu uçağını indirip kaldırmak mı? Daha zor?
F-16’yı. Çünkü F16 tasarımından dolayı sürekli uçmak istiyor. F-16’yı
indirmek çok çok daha zor. Yere inmemek için direniyor gibi sanki.

Soru-17 Hangi hava ve kara araçlarını kullandınız?
Pervaneli cessna kullandım. 3 tane savaş jeti kullandım. ATV, Jetski, kepçe, kamyon, tır, traktör kullandım. Superboat (Offshore) teknesi kullandım. Araba, motosiklet ve tekne ehliyetim var. Bir helikopter kullanmadım.

Soru-18 SOLOTÜRK’ün kuruluşunun üzerinden tam 10 yıl geçti? Neler hissediyorsunuz?
Ben 10 yıl olduğuna şu anda halen inanamıyorum. Öncelikle çok gururlanıyorum. Her televizyonda gördüğümde, her yolda biri beni çevirdiğinde inanılmaz onur ve gurur duyuyorum. Haberlerde çıktığında, insanların alkışladığını gördüğümde kendi çocuğum gibi gururlanıyorum. Biz bir noktaya getirdik. Herkes bir tuğla koymaya çalışıyor üzerine. Kuruluş ekibinden en son kalan ben ayrıldıktan sonra her gelen bir şeyler yaptı üzerine koydu. Şimdi pandemi dolayısı ile talihsiz bir dönemden geçiyorlar. Bu süreç şu anda biraz yavaşlamış olabilir ama en etkin şekilde değerlendirdiklerinden şüphem yok. Ama ben gelecekte daha güzele gideceğine eminim. Tam bu soruya gelmişken bizim yurt dışına ilk çıkışımızda endişelerimiz vardı. Sonuçta 30 yıldır bunu yapan rakiplerimiz mevcuttu; uçak F-16 yani diğer ekiplerle aynı, yapabildiği imkân ve kabiliyet belli. Biz nasıl bu arenada kendimizi göstereceğiz, farklı ne yapabiliriz de kabul görebiliriz diye en çok düşündüren ve kafa yorduğumuz şeyler bunlardı. Nasıl ¨Türkler bu işi çok iyi yapıyor¨ dedirtmek için epey kafa yorduk. Amaç bahsettiğim özveri, emek ve istek ile geldiğimiz son noktada; kendi ülkelerinde F-16 ile gösteri yapan ekip olmasına rağmen organizatörler bizi tercih edip gösterilere çağırmaya başladı. Bu gösterdi ki, SOLOTÜRK F-16 gösterisi olarak belirli bir noktaya gelip muadillerinin üzerine çoktan çıkmıştı. Alınan ödüller de yazılı kanıtlar olarak tasdiklemiş oldu. Bu noktaya geldiğini görmek benim için de çok gurur verici.

Soru-19 Sedat Yalın AHBAB nelerden hoşlanır? Boş zamanlarında neler yapar?
Sporu çok seviyorum. Elimden geldiğince spor yapmaya çalışıyorum. Onun haricinde zamanın büyük bir çoğunluğumu oğluma ayırıyorum.
SOLOTÜRK’te kuruluş ve gösteri aşamalarında ailemin ve eşimin üzerine pek düşemediğim için onları telafi edip, yurt içi ve dışı ailece gezmeye çalışıyoruz. Yemek yemeği ve lezzetli yerlere gitmeyi bu anlamda çok seviyorum. Sushi sever misiniz? Sushi çok seviyorum. Haftada bir defa yiyorum.

Soru-20 Oğlunuzun meslek olarak neyi seçmesini ne olmasını arzu ederdiniz?
Şöyle cevap vereyim buna; Konfüçyüs’ün bir lafı var; Sevdiğiniz işi yaparsanız, bir gün bile çalışmış sayılmazsın. Bunu yaşayabilme şansına sahip olduğum için öncelikle her zaman çok şükür ediyorum. Tek bir dileğim var; oğlumun da bunu yaşaması. Ne yaptığı hiç önemli değil. Aklımda hiçbir meslek yok. En ufak bir fikrim yok. Zaten benim aklımda bir meslek tercihi olması bir şey ifade etmiyor. Tek bir dileğim var; umarım benim yaşadığımı yaşayabilir. Umarım sevdiği işi yapar.

Öncelikle bu güzel dergide yer aldığım için gerçekten mutluyum. Hem derginin hem de SOLOTÜRK’ün 10.Yılının denk gelmesi çok güzel oldu. Özellikle sizinle en baştan beri nerede ise 10 yıldır görüşüyoruz; birçok proje planladık ama kısmet bunaymış.

Okurlarınıza SOLOTÜRK’ü pandemiden sonra video, anlatılanlar vb. yerine mutlaka CANLI seyretmelerini tavsiye ediyorum.

Pilot olmak zorlu bir süreç gerek askeri gerek sportif gerek ticari olarak. Ama vazgeçmemek gerekiyor.

Hayallerinizin peşinden yorulmadan koşun…

Son Haberler

Volkswagen Passat Variant’ın tercihi de Goodyear oldu

Volkswagen, Goodyear lastiklerini yeni Passat Variant modelinin orijinal ekipmanı (OE) olarak seçti. Goodyear’ın ünlü Vector 4Seasons Gen-3, EfficientGrip Performance...
- Advertisement -

Diğer Haberler