Teorik ilkeler, Babage tarafından daha 1830’lu yıllarda ortaya konulmuş ve uygulanması istenmiş olmakla beraber, asıl uygulama daha sonraları, on dokuzuncu yüzyılda Birleşik Devletler’de, ister metal ister diğer maddelerden üretilmiş olsun, mühendislik ürünlerinde değiştirilebilir parçalarının ortaya çıkmasıyla birlikte gerçekleşebilmiştir.
Parçalar düzensiz biçimde, kesin bir standarda uyularak üretilmediği sürece, bu parçaları uygun biçime sokup her ürünü bir araya getirebilmek için ustalaşmış nitelikli iş gücüne gerek duyulmaktaydı.
On dokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru çelik alaşımlarının kullanımının artmasıyla birlikte takım tezgahlarının hızı ve hassasiyeti yükselmiştir. F. W. Taylor, iş yönetim danışmanlığı yapmaya başlamadan önce bu süreçlere bir mucit olarak önemli katkılarda bulunmuştur.
Daha on dokuzuncu yüzyıl sonlarında değiştirilebilir parçaların kullanımı, ilk yenilikçi uygulama yeri olan ABD Ordonat Komutanlığı’nın Springfield Silah Fabrikası’ndan diğer Amerikan sanayilerine doğru yaygınlaşmaya başlamıştır. Yirminci yüzyıl başlarında bir çok yeni uygulama alanı bulunup geliştirilmiş ancak bunların hiçbiri, hatta Silah Fabrikası bile, hiç olmazsa bazı parçaların eğenelerek yerine yerleştirilmesi gerektiğinden nitelikli usta işçilerin yüksek bir oranda istihdamından vazgeçmemiştir.
Böylece Ford öncesi dönemde “Amerikan üretim sistemi” olarak adlandırılan, nihai üründe değiştirelebilir parçalarla ustaların elle biçimlendirdiği parçalardan oluşan bir “geç el zanaatı sistemi” mevcuttu. Dikiş makineleri, küçük ateşli silahlar, tarım makineleri ve bisiklet gibi sanayiler bu sistemle üretim yapmaktaydı.
Kitle üretim tekniklerinin ilk uygulaması Henry Ford tarafından, Detroit’teki, Highland Park fabrikasında gerçekleştirilmiştir. Ford, 1908 ile 1914 yılları arasında Model T üretiminde usta işçiler tarafından yapılan parçaların kullanımını tedricen ortadan kaldırmış, bu süreç 1913 yılında hareket eden montaj hattının uygulamaya konulması ile en üst düzeye ulaşmıştır. MIT Üniversitesi tarafından yayımlanan, Ford’un Uluslararası Motorlu Taşıtlar Projesi konusundaki kitapta da belirtildiği gibi hareket eden montaj hattının kullanılması, makineler ve presler kullanılarak, her parçaya önceden biçim verilmesi sayesinde mümkün olmuştur.