MIT yazarları otomobil sanayisi ile ilgili olarak, Uluslar arası Motorlu Taşıtlar Projesi (IMVP) olarak tanınan büyük çaplı bir araştırmayı gerçekleştirmişlerdir. “Kitle Üretiminin Yükselişi ve Düşüşü” başlığını taşıyan bölümde, zengin İngiliz parlamenter Ellis’in, 1894 yılında bir otomobil satın almak istediğinde, bir otomobil satıcısına gidemediğini zira etrafında hiçbir otomobil satıcısı olmadığı anlatılmaktadır. Ellis de Fransız takım tezgahı üreticisi Panhard et Levassor’a gitmiş ve kendisine bir otomobil ısmarlamıştır. Panhard et Levassor 1887’den beri, Daimler’in içten patlamalı motorunu üretmek için lisans sahibiydi; 1890’ların başında Paris bölgesindeki el yapımı imalat yapan çeşitli atölyelerde, her biri diğerinden farklı olmak üzere, yılda birkaç yüz adet ısmarlama otomobil yapılmaktaydı.
Ellis, bir at arabası yapımcısı tarafından inşa edilen özel bir gövdenin üstüne, şanzıman, frenler ve motor kontrol aletlerinin her zamankinden başka yerlere yerleştirilmesini istemiştir.IMVP yazarları “bugünün kitle üreticisi için böyle bir siparişin yerine getirilmesinin yıllar süreceğini ve milyonlarca dolara mal olacağını” belirtmektedirler; ancak, o dönemin ustaları için bu gayet normal bir taleptir.
Ellis yeni otomobilini Paris sokaklarında bir süre denedikten sonra, Temmuz 1895’de İngiltere’ye gelmiş ve kır evine kadar olan 56 mili, saatte 9.8 mil ortalama hız yaparak, 5 saat 32 dakikada kat etmiştir. O tarihte at tarafından çekilmeyen araçlar için hız sınırı saatte 4 mil olmakla birlikte, 1896 yılında Ellis’in gayretleriyle, Parlamentoda, bu sınırı 12 mile (20 km) çıkaran bir yasa kabul edilmiştir.
Otomobil sanayisinin bu ilk dönemlerinde ABD, Avrupa’ya öncülük etmemiş ve aslında ilk icat ve yeniliklerin hemen hepsi Almanya ve Fransa’da gerçekleşmişti. Bununla birlikte, 1905 yılına gelindiğinde, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Birleşik Devletlerde de yüzlerce küçük şirket otomobil üretmekteydi. Bütün bu şirketler, çeşitli bölgelere yayılmış küçük atölyelerde usta zanaatkarların el becerileri ve teknikleriyle genel amaçlı (universal) takım tezgahları kullanarak üretim yapıyorlardı. Zanaatkar işçiler üst düzeyde ustalaşmışlardı ve eşgüdüm bu parçaları birleştiren bir girişimci tarafından sağlanıyordu. Bugün hala birkaç firma manüfaktür teknikleri kullanarak çok az sayıda otomobil üretmektedir, ancak bunlar çok pahalıdır ve genel üretimin çok küçük bir parçasını oluşturmaktadır.
Küçük şirketlerin büyük çoğunluğu, çok önce ya iflas etmişlerdir ya da sanayinin kitle üretimine geçiş yaptığı dönemde, büyük şirketlerin bünyelerine katılmışlardır. Kitle üretimine geçiş süreci ise herkesten çok Henry Ford’un eseridir.