Yazar: Av. Elvan KILIÇ
1700’lü yıllarda icat edilen otomobilin günümüzde oldukça büyük bir etkisi olduğu ve ticari hayatın en önemli satış ürünlerinden biri olduğu gerçeğini göz ardı etmemek gerekir. Trafik hayatının artması ile şehir hayatında yoğun bir araç sirkülasyonu yaşanmasına, bir hanede en az 2 arabanın bulunmasına sebebiyet veren otomobillerde yaşanan en büyük sorun, alıcılara aracın hikayesinin anlatılmamasıdır. Alıcı, alınan aracın sıfır kilometre olmadığını, kazası mevcut bulunduğunu, test sürüşünde saklanan bir ayıbın olduğunu, aracın sıfır olarak otopark alanında yaşanan aksilik nedeniyle değiştirildiğini ancak kendisine bilgi verilmediğini öğrendiğinde ne yapmalıdır? Hukuki hakları nelerdir? Bu gibi durumlarda alıcıyı yani diğer adıyla “tüketiciyi” koruyan mevzuatlar bulunmaktadır. 6502 sayılı Tüketiciyi Koruma Kanunu ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu bu gibi haksız durumlarda tüketiciyi korumaktadır.
Alıcının, almış olduğu araçta sorun yaşaması aracın ayıplı olduğunu göstermektedir. 6502 sayılı Tüketiciyi Koruma Kanunu “ayıplı mal” hükümlerini kanunun 8-12. Maddelerinde düzenlemiştir. Buna göre ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır. Kanunda ayrıca; Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilmektedir.
Sözleşmeye konu olan malın, sözleşmede kararlaştırılan süre içinde teslim edilmemesi veya montajının satıcı tarafından veya onun sorumluluğu altında gerçekleştirildiği durumlarda gereği gibi monte edilmemesi sözleşmeye aykırı ifa olarak değerlendirilmektedir. Malın montajının tüketici tarafından yapılmasının öngörüldüğü hâllerde, montaj talimatındaki yanlışlık veya eksiklik nedeniyle montaj hatalı yapılmışsa, sözleşmeye aykırı ifa söz konusu olmaktadır
Öncelikle alıcının, bu bilinçle, ayıbın açık mı, gizli ayıp mı olduğunun tespit etmesi gerekmektedir. Açık ayıplar ilk bakışta olağan bir bakış açısı ile genel olarak ile anlaşılabilen ayıplardır. Buna karşılık ilk bakışta görünmeyen, anlaşılamayan ancak daha sonra incelenince veya detaylı fark edince ortaya çıkan ayıplar ise gizli ayıp niteliğindedir. Örneğin, sözleşmede nitelikleri belirlenmiş bir arabanın koltuğunda bir yırtık veya arabanın camında görülebilen bir çatlak olması açık ayıp sayılırken, daha sonra kullanılan arabanın sözleşmede belirtilenden farklı olduğunun ortaya çıkması halinde gizli ayıp durumu oluşmaktadır. Yargıtay kararları uyarınca belirlenen bu ayrım, ayıbın malın teslimi anında açıkça görünebilecek bir özellikte olup olmadığına göre de yapılmaktadır. Gizli ayıplar, uzun bir süre zarfında dahi meydana çıkmayabileceğinden, hukuki menfaatin kapsamlı olarak korunmasını gerektirirler.
Açık ayıp ile gizli ayıp arasındaki bir fark da ayıp bildirim süresinin başlangıcıdır. Açık ayıp için ayıp bildirim süresi teslim tarihinde başlarken, gizli ayıp için bu süre gizli ayıbın ortaya çıkmasıyla başlar. Teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir. Kanunu’na göre eğer tüketici, aracın camında bir çizik görürse, aracı teslim aldığından itibaren 30 gün içerisinde satıcıya açık olan ayıbı bildirmekle yükümlüdür. Bu sürenin geçmesi ve tüketicinin bir bildirim yapmaması durumunda, araçtaki ayıbı kabul etmiş sayılmaktadır.
Ancak araçta gizli ayıp olması durumunda, Tüketici kanununda açık bir hüküm düzenlenmemekte, Türk Borçlar Kanunu aracılığı ile genel hükümlere yönlendirmektedir. Türk Borçlar Kanunu 223. Madde hükümleri, ayıplı maldaki gizli ayıbın hükümlerini düzenlemektedir. Buna göre; alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz.
Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Her ne kadar kanun açık bir hüküm düzenlemese de Yargıtay içtihatlarınca, dava zamanaşımı içerisinde ve tüketicinin dürüstlük kuralına uyabilmesi şartı ile makul en kısa süre içerisinde gizli ayıbın satıcıya bildirilmesi gerekmektedir. Yargıtay’ın, gizli ayıbın öğrenildiğinden itibaren 13 gün içerisinde gizli ayıbın bildirilmeyeceğine ve kabul edilmeyeceğine dair vermiş olduğu karara göre, ihbarın süresinde olmadığını çünkü düzenlenen rapor üzerine davacının derhal telefonla bilgi vererek araçta gizli ayıp olduğunu bildirdiğini buna ilişkin tanık bulunduğunu bu nedenle dürüstlük kuralına uymayarak gizli ayıbı 13 gün sonra bildirmesini kabul etmemiştir.
Ayıp ortaya çıktığında kanuna göre tüketicinin belli seçimlik hakları vardır. Bunlar:
- Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,
- Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme,
- Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,
- İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme
Satıcı, tüketicinin yukarıda tercih ettiği seçimlik hakkını yerine getirmekle yükümlüdür. Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Bu hakların yerine getirilmesi konusunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği takdirde sorumlu tutulmaz.
( [1] Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2006/5479 E. 2007/3213 K. Sayılı kararında;
“Gizli ayıba vakıf olunduğu tarihten 13 gün sonra yapılan ihbar süresinde değildir. Davacı, üniversitenin raporu üzerine hemen telefon ettiğini ve bu hususu tanıkla kanıtlayacağını bildirmiştir. Ayıp ihbarı, hukuki işlem olmayıp, hukuki işlem benzeridir. Sözlü yapılan ayıp ihbarlarının, tanıklarla kanıtlanması mümkün olduğundan tanıkların mahkemece dinlenmesi gerekir.” )
Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır.
Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi haklarından birinin seçilmesi durumunda bu talebin satıcıya, üreticiye veya ithalatçıya yöneltilmesinden itibaren azami otuz iş günü, konut ve tatil amaçlı taşınmazlarda ise altmış iş günü içinde yerine getirilmesi zorunludur. Ancak, bu Kanunun 58 inci maddesi uyarınca çıkarılan Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliğine göre, yönetmelik ekindeki listede yer alan mallara ilişkin, tüketicinin ücretsiz onarım talebi, yönetmelikte belirlenen azami tamir süresi içinde yerine getirilir. Bu halde ayıplı otomobiller için 45 gündür. Bu süre içerisinde onarımın yerine getirilmemesi durumunda tüketicinin diğer haklarını kullanımı saklıdır.
Tüketicinin sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim hakkını seçtiği durumlarda, ödemiş olduğu bedelin tümü veya bedelden yapılan indirim tutarı derhâl tüketiciye iade edilir. Seçimlik hakların kullanılması nedeniyle ortaya çıkan tüm masraflar, tüketicinin seçtiği hakkı yerine getiren tarafça karşılanır. Tüketici bu seçimlik haklarını kullanırken, Türk Borçlar Kanunu uyarınca bu seçimlik haklarından biri ile, tüketici mahkemelerine başvurarak seçimlik hakları ile birlikte zarar görmesinden ötürü tazminat talebinde de bulunabilir. Tüketicinin, sözleşmenin kurulduğu tarihte ayıptan haberdar olduğu veya haberdar olmasının kendisinden beklendiği hâlin gerçekleşmesi durumunda, sözleşmeye aykırılık olmayacağından satıcı sorumlu tutulamayacaktır.