Yazar: Av. Elvan KILIÇ
Günümüzde hızla artan araç sayısı, park problemlerini de beraberinde getirmiş ve bu durum otopark işletmeciliği kavramını gereklilikten zorunluluğa çevirmiştir. Birtakım mevzuatlarda bu sorunsal ele alınmıştır. Örneğin inşa edilecek olan yeni binalarda otopark bulunması zorunlu tutulmuştur. Bu durumun yanında uzun ve kısa süreli garaj ve otopark işletmeleri kurulmuş ve hizmet sektöründe yerini almıştır. Bu noktada garaj ve otopark işleten ile motorlu araç sahibi arasında da hukuki ilişkinin kapsamı eksiklikler olsa da çizilmiştir. Bu yazımızda her gün karşılaşılan otopark ve garajlara park edilen araçların durumu, araç sahibinin dikkat etmesi gereken hususlar ve otopark ve garaj işletenlerin sorumlulukları üzerinde duracağız. Bu sorumluluk, Türk Borçlar Kanunu’nun 579. maddesinde “Garaj, otopark ve benzeri yerleri işletenlerin sorumluluğu” ana başlığı altında düzenlenmiştir. Uygulamada ise garaj ve otopark işletenlerinin sorumluluğu belirlenirken genel saklama sözleşmesi ve genel hükümlere dayanılmaktadır. Yine Yargıtay da bu durumu Türk Borçlar Kanunu 561. maddesi ve devamında düzenlenmiş bulunan genel saklama sözleşmesi olarak kabul etmektedir. Garaj veya otopark işletenin sorumluluğunun hukuki niteliği hususunda öğretide hâkim olan görüş ise, Garaj veya otopark işleten ile aracını bırakan arasında sözleşme ilişkisi bulunmakla beraber, araca veya eklentilerine gelen zarardan sorumluluk, işletenin sözleşmede ortaya konan iradesinden bağımsız olarak kanundan doğmaktadır. Yani sözleşme imzalanmasına gerek olmaksızın İşletenin sorumluluğu kanunen doğmaktadır. Bu sorumluluğun adı kusursuz sorumluluktur.
Sorumluluk kavramını detaylandırmadan önce tanımların bilinmesinde yarar görüyorum.
Otopark, sözlük anlamı ile “taşıtların trafik bakımından uygun olan ve belli bir süre bırakıldıkları açık veya kapalı yeri” ifade eder. Yani; “Hareket halinde olmayan taşıtların genellikle kısa süreli olarak bırakıldıkları, böylece hem trafiğin tıkanmadan akmasını sağlayan hem de taşıtların zarar görmesini önleyen açık veya kapalı alanlardır.”
Garaj veya otopark işleten, “Motorlu taşıtı bırakmak üzere başvuranların taşıtlarını saklanmak ve korunmak üzere bırakmalarını ve varsa diğer hizmetlerden yararlanmalarını üstlenmeyi meslek edinmiş gerçek veya tüzel kişiyi” ifade eder.
Bu tanımlar üzerinden gidecek olursak aslında garaj ve otoparka araçlarını bırakan araç sahipleri, tekrar alana kadar işletmeci otopark veya garaj işletmecisi tarafından dikkat ve özen çerçevesinde gözetim altında tutulacağını ve herhangi bir zarara uğramadan kendilerine verileceğini beklemektedirler. Bu aslında beklentinin ötesinde garaj ve otopark işleten ile aracını bırakan arasındaki sözleşmenin bir gereğidir ve karşılıklı yükümlülük kapsamının içindedir. Bu sebeple; Araç sahibine ait eşyanın yok olması, zarara uğraması veya çalınması ve/veya aracın hasara ve dolayısıyla zarara uğramasından garaj ve otopark işleten sorumludur.
Bunu bir mesleki faaliyet olarak yapan garaj ve otopark işleteni bu hizmetler karşılığında kural olarak bir ücret alır. Ancak otoparkın veya garajın ücretsiz olması bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Özellikle alışveriş merkezlerinin garaj veya otoparklarında genel olarak ücret alınmaksızın veya belli bir tutarın üzerinde alışveriş yapanlardan ücret alınmaksızın hizmet verilmektedir. Bu gibi yerlerdeki garaj veya otoparklarda da ücret alınmamasına rağmen garaj veya otoparkı işleten alışveriş merkezi veya işletmenin bırakıldığı kimsenin sorumluluğuna gidilebilmektedir.
Aracınızı otoparka teslim ettiğinizde aslında genel saklama sözleşmesi kurulmuş oluyor ve o saatten sonra işletenin sorumluluğu başlıyor. Tabi bunun içinde belli birtakım şartların oluşmuş olması gerekir. Öncelikle garaj veya otopark işletmesinden söz edebilmek lazım, bunun için de bu işe ayrılan yerin herkese açık olması gerekir. Yani herkesin talep etmesi halinde garaj ve otoparktan taşıtı bırakmak için yararlanabilecek olması gerekir.
Diğer bir şart; Garaj veya Otopark İşletenin, Bırakılan Motorlu Taşıt ve Eklentilerinin Kendisi veya Çalışanları Tarafından Kabul Edilmiş Olması gerekir. Türk Borçlar Kanunu’nun 579. maddesinin uygulanabilmesi için garaj veya otoparkın umuma açık olması gerektiği için garaj veya otoparka taşıtını bırakmak için herkes veya belirli şartları taşıyan kimselerin başvurabilmesi gerekir. İşleten, bırakılmak istenen her taşıtı kural olarak kabul etmek zorunda değildir. Sorumluluğun doğması için, motorlu taşıt ve eklentisinin işletenin hâkimiyet alanına bırakılmış olması gerekmektedir. Yani araç işleten veya çalışanları tarafından kabul edilmelidir. Bunun için motorlu taşıt ve eklentilerinin, işletenin bizzat kendisi veya onun verdiği yetki dâhilinde çalışanları tarafından garaj veya otoparka alınmış olması veya onların gösterdiği yere bırakılmış olması gerekli ve yeterlidir.
Garaj veya otoparkta çalışan kimsenin, buraya bırakılmış bir motorlu taşıtı park etme amacı dışında kullanması ve kaza ve benzeri sonucu zarar vermesi halinde işleten yine sorumludur. Buradaki sorumluluk, adam çalıştıranın sorumluluğudur.
Diğer bir şart ise; Motorlu taşıt ve/veya eklentilerinin yok olması, zarara uğraması veya çalınması gerekmektedir. Türk Borçlar Kanunu’nun 579. maddesi, garaj veya otopark işleteninin, motorlu araç ve eklentilerinin yok olması, zarara uğraması veya çalınmasından sorumlu olduğunu öngörmektedir. Garaj veya otoparka bırakılan araç ve eklentileri bakımından yok olma, zarara uğrama ve çalınma hallerinden herhangi birinin meydana gelmesi halinde sorumluluk şartı gerçekleşmiş olur.
Tam bu noktada İşletenin sorumluluğunun hangi sınırlar içinde kaldığından bahsetmemiz yerinde olacaktır. Sadece taşıtın ve eklentilerinin maddi zararlarını kapsar; Manevi tazminat istenemez. Garaj veya otopark işleten, motorlu taşıta ve eklentilerine verilen zarardan sorumludur. Motorlu taşıtın içinde bulunan ve eklenti niteliği taşımayan eşyaların zarar uğramasından sorumlu değildir. Bu zararlar, genel esaslara göre dava açılması ve ispat vasıtalarının olması şartıyla talep edilebilir. Diğer bir deyişle işletenin kusuru varsa sorumlu tutulabilir. Bununla birlikte aracınıza veya eklentinizde yok olan, zarara uğrayan veya çalınan araç ve eklentilerinin garaj veya otoparka bırakanın mülkiyetinde olması şart değildir. Başkasına ait olsa bile onun tarafından garaj veya otoparka bırakılmış olması yeterlidir. Bunun sonucu olarak, başkasına da ait olsa, taşıt ve eklentilerinin uğradığı zarardan dolayı TBK m. 579’a göre tazminat talep hakkı sadece bırakana aittir. Taşıt ve eklentilerinin sahibinin mülkiyet hakkına dayanan tazminat talebi genel hükümlere tabidir.
Son olarak Garaj veya Otopark İşletenin Motorlu Taşıt Bırakanın Taşıt veya Eklentilerine Gelen Zarardan Sorumluluğunu Sınırlayan veya Ortadan Kaldıran Durumlar vardır. Garaj ve otopark işletenin motorlu taşıtını bırakanın taşıtına ve eklentilerine gelen zarardan sorumluluğu Türk Borçlar Kanunu’nda kusursuz sorumluluk olarak düzenlendiğinden bahsettik. Ancak kusursuz sorumlulukta sınırlandırılmıştır. Şöyle ki; Sorumluluğun sınırlanması, bırakılan taşıtın değeri ne olursa olsun, tazminatın alınan günlük saklama ücretinin on katını aşamayacağı öngörülerek yapılmıştır. Yani aracın değeri ne olursa olsun belli bir tutarın üzerinde ödeme yapılmaması öngörülmüştür. Kanaatimce bu sınırlandırma hakkın tam olarak temin edilmesinin önüne geçmektedir.
Diğer bir husus garaj veya otopark işletenin sorumluluğunu ortadan kaldıran hallerdir. Araç sahibinin zararı öğrenir öğrenmez işletene bildirmelidir, Zararı işletme faaliyeti gösteren veya onun belirlediği bir kişi vermiş olmalıdır. Zarar mücbir sebepten ve/veya eşyanın niteliğinden doğmamış olmalıdır. Sorumsuzluk anlaşması yapılmamış olmalıdır. Sorumsuzluk anlaşması kanaatimce bir hakkın sınırlandırılmasıdır ve evrensel hukuk normlarına aykırıdır.