İtalyan küratör Prof. Luca Molinari, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İstanbul’un, 2 bin yıldır dünyadaki en önemli şehirlerden biri olma özelliğini koruduğunu ve Roma gibi abide bir şehir olduğunu ifade ederek, İstanbul’da tasarımın kalitesini en başından beri gördüğünü, İstanbul’un DNA’sında ve günlük hayatında kaliteli tasarımın olduğunu söyledi.
İstanbul’da çağdaş bir tasarım ve mimarinin kaliteli bir hayat sunması için güçlü imkanlar olduğunu aktaran Molinari, “Sadece şehrin merkezinde değil, şehrin birçok tarafında bu seviye yakalanmalı. Tasarım ve mimari, hayatın kalitesini arttırır. İyi bir tasarım ve mimari, sadece zenginler için değil, toplumun tüm kesimini kapsayacak şekilde yapılmalı. İnanıyorum ki Türk kültüründe bu imkanlar var ve bunun gelecek nesillere aktarılması çok büyük önem arz edecektir.” şeklinde konuştu.
Tasarımın, kültürü, ekonomiyi, siyaseti ve günlük yaşamı bir araya getiren en önemli disiplinlerden biri olduğunu vurgulayan Molinari, “İyi bir tasarım ile herhangi bir obje veya gerçekliği çok farklı bir şekilde sunabilirsiniz. Sadece hayatımızı daha iyi bir hale sokmak yetmiyor, kendimizi de eğitmemiz gerekiyor.” dedi.
Sosyal ve ekolojik açıdan sürdürülebilir olabilmek için bugün kaliteli tasarımın hayatımızda yer alması gerektiğini, bunun da insanların olağanın dışında kendini eğitmesine yardımcı olduğunu ifade eden Molinari, iyi bir tasarımın ve kaliteli bir objenin oluşturulmasının farklı düşünmekten ve kendini eğitmekten başladığını söyledi.
“Türkiye, kendi kültürel farkındalığı için gerekli eğitimleri sunmalı”
Luca Molinari, Türkiye’nin uzun, iyi bir mimarlık geleneği olduğunu, son yüzyılda kaliteli bir mimarlık eğitimi verildiğini, geleneksel ve endüstriyel tasarımın birbirinden farklılaştığını kaydetti.
Türkiye’nin son 15 yılda çok hızlı bir ekonomik gelişim gösterdiğini ifade eden Molinari, “Bundan sonra hayatın kalitesinin artırılması için gerekli hizmetler sunulacaktır. Türkiye’de ekonomi iyi seyrediyor, şimdi sıra hayatın kalitesini artırmakta. Türkiye, kendi kültürel farkındalığı ve tasarımının değeri için gerekli eğitimleri sunmalı.” diye konuştu.
Molinari, gelecek 20 yılda petrolün azalması ve ekolojinin getirdikleriyle tamamen farklı modellerde otomotivlere sahip olunacağını aktararak, “Küçük ve doğa dostu otomotivler tasarlamak fantastik olacaktır. Bu şekilde şehirlerdeki ekoloji ve trafiğe sebep olmayacak otomotiv tasarımlarının gelişeceğini düşünüyorum.” dedi.
“Türkiye’nin Otomobili, çevre kalitesini artırabilecek potansiyele sahip”
İtalyan küratör Molinari, Türkiye’nin Otomobili‘nin çağdaş ve iyi bir tasarıma sahip olduğunu belirterek, “Otomobil, çevre kalitesini artıracaktır.” ifadesini kullandı.
Elektrikli otomotiv sektörünün çok hızlı geliştiğini aktaran Molinari, “Bu sektörde yeni otomotiv vizyonlarının ve yeni tip otomotivlerin isteği de artıyor. İyi bir fikir, her daim fark yaratır. Bu yarışta diğerlerine benzemekten ziyade inovatif olmak gerekiyor. Küresel otomotiv pazarında insanlar yeniliği keşfetmek istiyor.” diye konuştu.
Molinari, yerel, ulusal ve ulusal kimliğe ait olan her şeyin akışkan olduğu küresel bir dünyada yaşandığına işaret ederek, “İyi bir tasarım ve mimari, ulusun ve toplumun kimliğini oluşturuyor. Bir ülkenin farklı bir ülkede kendi mimari tarzıyla inşa etiği konsolosluk, o ülkenin kimliğini gösteriyor.” dedi.
Küresel tasarıma sahip küresel ürünlerin bugün dünya ticaretinde önem arz ettiğini vurgulayan Molinari, şunları kaydetti:
“Çok fazla iş oluşturmak için küresel düşünmeniz gerekiyor. Mesele şu ki, muhtemelen önümüzdeki birkaç yıl içinde değişecek olan kişiselleştirilebilen nesneyi küreselleştireceğiz. Genç tasarımcıların yenilik yapması, sadece bir nesne bağlamında değil, değişen bir toplumun yeni arzusunu okuyabilen bir şey icat etmesi de iyidir.”