O, tüm zamanların assolisti. Hep zirvede, hep genç, hep yeni. Seda Sayan adı geçince bile insana bir titreyip kendine gelme duygusu geliyor. Sinirlenince öfkesini de sevince şefkatini de çok güzel gösteriyor. Yeni şarkısı ‘Gel Günaha Girelim’ i sevenleriyle buluşturdu. Seda Sayan ile biraz iş, biraz aşk biraz da hayat üzerine konuştuk.
Yeni şarkınız ‘Gel Günaha Girelim’ i çok beğendim. Adı da çok manidar. Nasıl karar verdiniz bu şarkıyı okumaya?
Evet, şarkının adı çok bomba, bir Sezen Aksu şarkısı biliyorsun. O bir halk ozanı ve ondan böyle şarkılar çıkıyor. Daha önce Emel Müftüoğlu okumuştu. Biz, Alper Atakan’la birlikte cover’ladık. Ben, kendime göre yorumladım. Benim yorumum da çok beğenildi, keyfim yerinde çok şükür.
En son ne zaman birine karşı, şarkının sözlerindeki gibi duygular hissettiniz?
Uzun zamandır hayatımda biri yok. Zaten pandemide hepimiz bir yerlere kaçıştık. Pandeminin bir buçuk yılını Muğla, Ören’de geçirdim. Fırsat da olmadı böyle şeyler düşünmeye, hissetmeye. (Gülüyor)
Çoğu ünlü isim, yıllar geçtikçe daha rahat davranmaya başlıyor. “Yaş, insana özgürlük getiriyor” diyenler var. Sizde zaman tersine mi işledi bu anlamda?
Doğru söylüyorsun, bende zaman tersine işliyor. Bir dinginlik, durgunluk geldi. Bir de ben koşturan, çalışkan bir tipim. O koşturmadan sonra bana bir durma geldi. Bu dingin halimi de seviyorum, hoşuma gitti. Durdum yani…
Bir sabah uyandığımızda sürpriz bir şekilde “Seda Sayan evlendi” diye bir haber düşmeyecek mi bundan sonra önümüze?
Valla benim sağım solum belli olmaz. Doğru adam, adam gibi bir adam karşıma çıkarsa, neden olmasın! Neden yalnız kalayım ki? Tabii ki bir uzun yol arkadaşım olsun isterim. Yeter ki Allah doğrularla karşılaştırsın. Ama yedinci evliliği de bilmiyorum Oya, hahaha! Yedi sayısının da alametleri çok güzel biliyorsun. Yediyi tanımalıyım, yaşamalıyım ama nasıl, nerede, ne zaman? O yedi kim olur? Onu bilemiyorum, kısmet bebeğim.
Bazıları, bir yerden sonra evlilikten korkuyor. Sizin öyle bir önyargınız yok o zaman?
Yooo! Hiç öyle bir korkum yok. Belki de ben çok çalıştığım için evliliklerimi yürütemedim. O yüzden şimdi bu durgunlukta, dinginlikte belki daha başarılı olurum. Kim bilir!
Romantizm anlayışınızı merak ediyorum… Size ne romantik gelir?
Karşımdakinin ilgisi, özel zamanları unutmaması, anılara sadık kalması, beni şaşırtması. Ben, karşımdaki kişinin beni şaşırtmasını isterim. Bu bir çiçek de olabilir. Öyle büyük hediyeler bekleyen, kabul eden biri değilim. Hiçbir zaman öyle olmadım. Küçücük bir şeyle benim kalbimi kazanmak kolaydır. Böyle bir kadınım ben ya!
Mesela yatağınıza kahvaltı getirilmesi size ne hissettirir?
Valla bu yaşa kadar kimse yatağıma kahvaltı getirmedi Oya hahaha! Bilmem, ne hissederdim. Getirseler ne hissettiğimi seninle paylaşırdım inan.
Sizin için heyecan mı yol arkadaşlığı mı daha değerli?
Ben, heyecan duymadığım biriyle yol arkadaşlığı istemem. Güvenmeliyim, sevmeliyim, vicdanlı olmalı ama aşk da olsun. Yol arkadaşımda bunların hepsi olsun…
Zaman zaman Safiye Soyman ya da sevdiğiniz başka arkadaşlarınızla fotoğraflarınıza abartılı photoshop’lar yapıyorsunuz. Bilinçli bir şekilde insanları trollüyor musunuz diye merak ediyorum…
Çok doğru tespit etmişsin. Bilinçli yapıyorum. TT oluyor biliyorsun. Safiye’yi öyle gençleştiriyorum ki gençken bile o kadar genç olmamıştır yani, haha! Acun’a (Ilıcalı) yaptım, Murat’a (Boz) yaptım. Eğleniyorum, hoşuma gidiyor. Ama şu da var. Pazartesi sabah programım başlıyor. Canlı yayında herkes görecek zamanın bende nasıl tersine işlediğini.
Geldiğiniz noktada, kendinize bakınca nasıl bir kadın görüyorsunuz?
Ben kendine, bedenine saygı duyan, mutlu bir kadınım. Güzel uyanıyorum, hamdederek uyandığım için belki de sabah programlarında bu kadar başarılıyım. Sabah programlarının mucide benim zaten, ayrı konu ama belki de bu yüzden yapımcılar yakamı bırakmıyor. (Gülüyor)
Oğlunuz Oğulcan Engin’le ilişkiniz nasıl?
Oğulcan’la aramız çok iyi. Benden hiçbir şeyini saklamaz. Oğlumun her şeyini bilirim. Arkadaş gibiyizdir ama bir yerde de otorite konuşmalı, o benim çocuğum neticede. Ondan çok yaşamış olmam, tecrübe sahibi olmam dolayısıyla arada otoritemi kullanıyorum.
Bir kızınız olsun ister miydiniz? Nasıl bir kız annesi olurdunuz?
Bir ara “Keşke bir kızım da olsa” diyordum ama iyi ki oğlum var, ondan çok razıyım. Çok iyi kalpli, çok vicdanlı bir çocuk. Onunla ilgili herkesten güzel sözler duyuyor, “İşte bu!” diyorum. Ama nasıl bir kız annesi olurdum bilemiyorum. Çok özgür bırakan bir anne olamazdım çünkü kendim öyle yetişmedim. Biraz baskıcı olurdum sanırım. Hele hele şu zamanda. Kızlarımızı korumak için neler yapıyoruz, yine de koruyamıyoruz yavrularımızı. O korkudan dolayı biraz baskıcı olurdum.
Hayattaki en yakın dostunuz kim?
Dost çok büyük ve önemli bir kavram. Etrafım sevdiklerim ve beni seven arkadaşlarımla çevrili ama dostluk başka. Çok arkadaşım var ama dostlarımın sayısı birkaç taneyi geçmez.
Şu an sanat camiasında size dargın ya da küs olan bir isim var mıdır sizce?
Valla varsa da beni hiç ilgilendirmez. Ben işinde gücünde bir insanım. Oturup da “Kim bana kırılmış, kim küsmüş?” diye vakit harcayamam. Ben, beni üzen çok insanı affettim, çakralarımı açtım ve o yüklerden kurtuldum. Varsa bana düşmanlık hisseden, ona da aynısını tavsiye ederim. Kurtulsun o yükten.
Erol Köse ile gerçekten, kalpten barıştınız mı?
Evet, bunu çok samimiyetimle söylüyorum ki çok kalpten barıştık. Şu an Erol’un samimiyetine çok inanıyorum. Özrünü de çok samimi ve şık bir şekilde diledi. Birbirimizi affettik, helalleştik.
Ülke gündemi ve dünyanın hali size ne hissettiriyor?
Dünya bir sınavdan geçiyor… Olan her şey tüm dünyada cereyan ediyor. Yangınlar, seller… İklim değişti, tabiat değişti. Pandemi zaten ortada. Ama ümidimizi kaybetmeyeceğiz. Karamsarlığa kapılıp oturmak yerine elimizi taşın altına sokacağız. Hep böyle yaptım, yapmaya devam ediyorum. Zor durumda olanlara imkânımız el verdiğince elimizi uzatacağız. Yaraları birlikte saracağız.
Fotoğraflar: Safa Gülsoy