Otomotiv endüstrisinin ihracattaki çatı kuruluşu Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB), Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından 2019’da açıklanan Avrupa Yeşil Mutabakatı eylem planı doğrultusunda 2050’ye kadar karbon salınımların en az seviyeye indirme hedefine yönelik hazırladığı “Otomotiv Sektöründe Yeşil Dönüşüm UR-GE Projesi”ni sürdürüyor.
Proje kapsamında firmaların 2026’daki “sınırda karbon” düzenlemesiyle ortaya çıkacak yükümlülüklere hazır hale gelmesini amaçlayan OİB, sektör temsilcilerine mentorluk yapıyor.
OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, AB’nin regülasyonlarla çevresel kirlenme ve iklim değişikliğinin önüne geçmeye çalıştığını söyledi.
AB tarafından yayınlanan Yeşil Dönüşüm Mutabakatı’nın birçok aşamadan oluştuğunu aktaran Çelik, ilki olan “Sınırda Karbon Düzenlemesi”nin sektör olarak kendilerini etkilediğini belirtti.
Sınırda Karbon Düzenlemesi kapsamında 2023-2026 yıllarında raporlama yapıldığını dile getiren Çelik, “2026’dan sonra da sınırda karbon vergisi karşımıza çıkacak. Bununla beraber 2030, 2035 ve 2050 yıllarında gerçekleşecek hedefler var. 2035 yılında içten yanmalı araçların üretimini sonlandıracak. 2050 yılında da karbon sıfır hedefi var. Bugün baktığınızda çok iddialı hedefler. 2035 yılında içten yanmalı araç üretmeyecek olması bizleri de doğrudan etkileyen konular.” dedi.
“Sürdürülebilirlik eylem planında 35’ten fazla hedefimiz var”
Çelik, sürdürülebilir bir gelecek için iklim değişikliğinin çok önemli olduğunu vurguladı.
Bu bilinçle en önemli pazarları olan Avrupa’nın Yeşil Dönüşüm Mutabakatı’ndaki regülasyonların ortaya çıkardığı kısıtlar çerçevesinde önemli bir faaliyet programına girdiklerini anlatan Çelik, “Geçen yıl Türkiye Otomotiv Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı’nı hayata geçirdik. Bu eylem planında toplamda yedi başlık altında 35’ten fazla hedefimiz var. Bu hedefleri önümüzdeki 4 yıllık süreçte bir plan çerçevesinde gerçekleştirmeyi düşünüyoruz.” diye konuştu.
Baran Çelik, eylem planı kapsamında yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik temalı yürütülen bir diğer faaliyetin “Otomotiv Sektöründe Yeşil Dönüşüm UR-GE Projesi” olduğunu aktardı.
Projeye 18 firmanın katıldığını belirten Çelik, bu firmalarla, diğer firmaların Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM) hazırlıklarını ve karbon emisyonunu azaltmaya yönelik ne tür faaliyetler gerçekleştirebileceklerinin danışmanlığını yaptıklarını anlatarak, şöyle devam etti:
“Onlara bir tür kılavuzluk yapıyoruz. 18 firmayla beraber sektörün tamamına bunun yaygınlaştırılacağı bir örnek model oluşturmak istiyoruz. Proje kapsamında SKDM uygulamasına hızlı uyum ve yeşil dönüşümün sağlanması amacıyla gerçekleştirdiğimiz eğitimlerde, SKDM ve izlenen standartlar kapsamında operasyonel süreçlerin yönetiminden raporlama gerekliliklerine kadar pek çok detay ele alındı. Ayrıca Avrupa Komisyonu tarafından oluşturulan mevzuat metinleri, güncel gelişmeler, rehber dokümanlar ve eğitimlere ilişkin güncel bilgileri üyelerimize iletiyoruz. Önümüzdeki süreçlerde de planlanan eğitim, danışmanlık ve yurt dışı pazarlama faaliyetleriyle devam ederek bu projemizle firmalarımızla yeşil dönüşüm sürecinde beraber yürüyeceğiz. Otomotiv Sektöründe Yeşil Dönüşüm UR-GE Projemiz, 15 Şubat’ta Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat’ın teşrifleriyle Ankara’da gerçekleştirilen 6. Kümelenme Konferansı ve Çalıştayı’nda danışmanlıklarımız ve İsveç yurt dışı pazarlama faaliyetimizle öne çıkmış olup, iyi uygulama örneği ödülü aldı.”
“Otomotiv ülkesi olarak bulunduğumuz konumu pekiştireceğiz”
Yeşil dönüşümün üretim yöntemleri adına önemli bir değişikliğe de yol açtığına dikkati çeken Çelik, şunları kaydetti:
“Dünyada büyük bir elektrifikasyon dönüşümü var ve bu da firmalarımızın özellikle tedarikçi sanayi firmalarımızın yerlilik gücünü tehdit altına alan bir dönüşüm. Bunu biz buna yıkıcı dönüşüm diyoruz. Çünkü bizim tedarik endüstrimiz içten yanmalı aracın içindeki parçaların yüzde 100’ünü üretebilme kapasitesine sahip. Ancak bu araç elektrikli araç haline dönüştüğünde bu oranları yüzde 50’lerin altına düşüyor ve biz de burada büyük bir pazar kaybına uğrama riskiyle karşı karşıyayız. Bunun için de önlemler almalıyız. Yeşil dönüşümde özellikle karbon sıfır hedefine giden yoldaki en büyük risklerden biri de tedarik sanayinin buna adaptasyonu. Bununla ilgili çeşitli çalıştaylar ve eylem planları düzenliyoruz. Kamuyla beraber bu noktada yerlilik oranını artırıcı ürünlere yönelik yatırımları belirliyoruz. Onlara katkılar sunuyoruz. Yeşil dönüşüm, önümüzde önemli mücadelelerin olduğu bir süreci başlatıyor. Hedefler doğrultusunda bir otomotiv ülkesi olarak bulunduğumuz konumu pekiştirecek hatta ileri seviyelere götürecek faaliyetlerin içinde yer almaya devam edeceğiz.”