Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, Türkiye’nin oldukça ciddi bir otomotiv altyapısı bulunduğunu belirterek, “Yıllık 2 milyon araç üretim kapasitesine sahip Türkiye, bunun 1,7 milyonunu üretime dönüştürüyor.” dedi.
Haliç Kongre Merkezi’nde bu yıl 6’ncısı düzenlenen Microsoft Teknoloji Zirvesi 2019 kapsamında “CEO Paneli” gerçekleştirildi.
Sektörlere ilişkin yapay zeka, teknoloji gibi konuların ele alındığı, Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu’nun moderatörlüğünde düzenlenen panelde konuşan Ford Otosan Genel Müdürü Yenigün, otomotiv endüstrisinin 100 yılı aşkın süredir üretim yapılan köklü bir sektör olduğunu vurguladı.
Yenigün, yeni teknolojilerin otomotivciler tarafından yıllardır kullanıldığını, bunlardan bazılarının sensörler, kontrol sistemleri, radarla mesafe kontrolü gibi enstrümanlar olduğunu, bunların 20 yıldır geliştirilip üretildiğini anlattı.
Bu teknolojilerin gelecekteki otonom araçların altyapısı olduğunu belirten Yenigün, ancak otomotiv sektörünün klasik bir sektör olduğunu, gelişmelerin biraz ağır ilerlediğini söyledi.
Türkiye’nin oldukça ciddi bir otomotiv altyapısı bulunduğunu ve yıllık 2 milyon araç üretim kapasitesine sahip olduğunu aktaran Yenigün, bunun 1,7 milyonunun üretime dönüştüğünü bildirdi.
Yenigün, salon dışarısında Ford Otosan’ın büyük bir kamyonunun olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Bir tek firma, geçtiğimiz ayda müşterilerine algoritmalarıyla akıllı diye tabir etiğimiz aracı müşterilerine sundu. Bu, Türkiye’nin aslında konuya iştahının ne kadar yüksek olduğunu, teknolojiyi yaratabilir altyapıya sahip olduğunu gösteren önemli bir örnek. Gerek kendi mühendislerimiz gerek altyapımız gerekse Microsoft ile ortak geliştirilen sistemlerle kamyon üretildi. Türkiye, her ne kadar büyük yarışın bir miktar arkasında kalsa da içerisinden çıkardığı firmalar öncü olabiliyor.”
– “Teknolojide geri kalma diye bir şey yok”
Haydar Yenigün, bahsettiği kamyonun bağlantılı araç denilen bulut iletişiminin yanı sıra çok sayıda akıllı teknolojiye sahip olduğunu vurgulayarak, “Yolda giderken araçla ilgili tüm datayı alıp merkeze veya izin verildiği takdirde bizim şirkete ulaştırabiliyor. Bu sayede aracın hasarı olup olmadığını, eksiğinin bulunup bulunmadığını, daha verimli kullanmak için neler yapılması gerektiğini görebiliyorsunuz.” dedi.
Bu aracın önemli bir örnek olduğuna işaret eden Yenigün, zaman zaman bulundukları ortamlarda, “Teknolojik olarak gerideyiz” şeklinde olumsuz mesajlar verildiğini söyledi.
Yenigün, “Herhangi bir şekilde geri kalma falan diye bir şey yok. Biz üretebiliyoruz, dünya ile bağlantımız var. Bazen eksiğimiz, içimizdeki enerjimiz oluyor. Bizim sektörün temsilcileri olarak o enerjiyi çalışanlarımıza, genç mühendislerimize, yatırımcılarımıza, siyasi karar alıcılarımıza doğru bir şekilde doğru platformlarda iletmek…” diye konuştu.
– “Veri trafiği yönetmede dünya standartlarına göre daha iyiyiz”
Garanti Bankası Genel Müdürü Fuat Erbil de bankacılıkta akıllı teknolojiler, data ve veri gibi konularda gelinen noktaya işaret ederek, müşterilerin verilerinin kullanılarak onlara özel bankacılık hizmeti sunulmasının önemine değindi.
Müşterilerin bilgilerinin kullanılması konusunun zorluklar da içerdiğini ifade eden Erbil, “Bizler bugün itibarıyla 10 milyon adet kredi kartını proses eden, ki bu 7 milyondan fazla müşteriyi temsil ediyor, işlemlerimizin yüzde 90’ından fazlasını dijital kanallardan yapan bir veri trafiğinden bahsediyoruz.” dedi.
Erbil, bu işi doğru yapıp yapmadıklarına ilişkin de, “Göreceli olarak dünya standartlarına göre çok iyi yaptığımızı düşünüyorum.” ifadesini kullandı.
– “Terminallerimizde yıllık 153 milyon yolcuyu bağlıyoruz”
TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani Şener ise havalimanı işletmeciliğinde veri trafiğini yönetmenin, akıllı teknolojileri kullanmanın önemine işaret etti.
Şener, “Terminallerimizde yıllık 153 milyon yolcuyu bağlıyoruz. 14-15 havalimanını işletiyoruz. 1 milyon uçağa iniş kalkış yaptırıyoruz. Zannediyorum 8 milyon aracı otoparka park ettiriyoruz.” dedi.
Teknolojiyi operasyonel verimlilikle kullandıklarını bildiren Şener, yolcunun verimli bir şekilde havalimanından geçmesini, bagajın yolcuyla birlikte kaybolmadan onun gideceği yere gitmesini, yolcu memnuniyeti ve konforunu sağlamayı hedeflediklerini kaydetti.
Şener, bunları sağlamak için teknoloji gerektiğini, teknolojiyi kullanmadan bunları yapmanın mümkün olmadığını vurguladı.
Havalimanlarında yolcu konforu ve operasyon verimliliğini sağlayacak teknolojik enstrümanları ilgili şirketlerle kullanacaklarını bildiren Şener, “Arada bir de kendimiz kendi platformlarımızda üreteceğiz.” dedi.