Schneider Electric, artan elektrikli araç kullanımı ile birlikte elektrik kurumlarının daha sürdürülebilir, erişilebilir ve dijital teknolojilerle uyumlu enerji üretimine odaklandıklarını belirtiyor.
Sektöre bu konuda liderlik eden şirket, enerji kullanımında geliştirdiği teknolojilerin yanı sıra yayınladığı araştırmalarla da kurumların bu yeni döneme hazırlanmasına destek oluyor.
Enerji yönetimi ve otomasyonda dünya çapında uzman olan Schneider Electric, elektrikli araçlara olan talebin artması ile birlikte elektrik tesisleri ve enerji şebekelerinin sürdürülebilir enerji yaratımı sayesinde karbon ayak izinin azaltılması ve artan tüketici ihtiyaçlarını karşılamada kritik bir rol üstlendiğini vurguluyor. Tüketiciler elektrikli araçların şebekeye sorunsuz ve verimli bir şekilde entegre olması, daha güçlü bir enerji erişilebilirliği ve aynı zamanda daha yeşil ve doğayla uyumlu enerji kullanımı talep ediyor.
Bu talep doğrultusunda elektrikli araç (EV) kullanımında hızlı bir büyüme söz konusu. 2016’da, dünya çapında rekor sayıda EV satışı gerçekleşti ve büyümenin devam etmesi bekleniyor. 2025 yılı ile birlikte dünyadaki her altı arabadan birinin elektrikli olacağı tahmin ediliyor. Artan talebin elektrik kurumları için büyük bir fırsat olduğunu belirten Schneider Electric Enerjiden sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Frederic Abbal, “Dünyanın geleceğini şekillendiren teknolojilerden biri de elektrikli araçlar olacak. EV’lerin şarj istasyonlarına ve diğer temel güç altyapılarına ihtiyacı var ve EV’ler, yenilenebilir güç kaynaklarından enerji sağlamak ve yoğun olmayan zamanlarda şarj edilirken enerji kullanımını en üst seviyeye çıkarmak için elektrik kurumlarına bağlı olacak. EV’ler bu ihtiyaçlar nedeniyle, elektrik kurumlarının iklim değişikliği hedeflerini ilerletirken, müşteri odaklı, daha verimli, temiz, dijitalleşmiş bir enerji sistemine katkı sağlayacak” şeklinde konuştu.
Elektrik kurumları, aynı zamanda, gelişmekte olan ve kırsal bölgelerde elektrik erişimini artırma ve verimi desteklerken, enerjiye bağlı karbon salınımını azaltma misyonu ile de sürdürülebilirlik açısından önemli çalışmalar gerçekleştiriyor. Pek çok bölgede en pratik ve en sürdürülebilir güç seçenekleri olarak mikro şebekeler ve güneş enerjisi gibi temiz, düşük karbonlu güç kaynakları tercih ediliyor.
Bu doğrultuda dijital teknoloji yeni enerji dünyasının sorunlarının çözümlerinde temel bir rol oynuyor. Çünküdaha akıllı, veri odaklı bir şebekeyenilenebilir kaynakların daha iyi kullanılmasını sağlıyor ve genel şebeke performansını iyileştiriyor. Güneş ve rüzgar gibi dağıtık enerji kaynakları (DER) güç ve popülerlik kazanmaya devam ediyor. BNEF’in tahminine göre;2040 yılı itibariyle dünya çapında yeni rüzgar ve güneş PV santralleri, yeni güç üretimine harcanan 10,2 trilyon ABD dolarının %72’sini oluşturacak; güneş ve rüzgar elektriğin geleceğine hakim olacak.
Ancak kurumların şebeke varlıklarını bugünden optimize etmek için bu güç kaynaklarının sınırlarını zorlamaları gerekiyor. Bu durum, elektrik kurumlarına esneklik ve kontrol imkanı sunan veri odaklı bir altyapıyı ve şebekenin koşullarının gerçek zamanlı olarak anlaşılmasını zorunlu kılıyor. Dijitalleşme, şebeke işlemlerinin optimize edilmesi ve IoT, IT ve OT sistemlerinin entegre edilmesiyle büyük bir sürdürülebilirlik etkisi sağlıyor.
Elektrik şebekelerinde EV ve DER kullanımındaki hızlı artışın daha sofistike dağıtım kurumu işletim sistemlerini gerektirdiğini ifade eden Frederic Abbal; “Şimdiye dek gördüğümüzden daha dinamik bir güç dağıtım pazarı içinde başarılı olmak için gerçek zamanlı işlemlere ve kontrole ihtiyaç var.Elektrik kurumlarının rekabet gücünü korumak için iş modellerini de yeni baştan düşünmeleri gerekiyor. Gelecek düşük karbonda ve sürdürülebilir inisiyatifleri benimsemenin – düşük karbon yatırımları açısından büyük ekonomik getiriler, kalıcı pazar canlılığı, rekabetçilik ve esneklik dahil – pek çok avantajı var. Sektörümüzün bu zorlukları aşmasına yardımcı olacak akıllı şebeke araçlarına geçmek için modern stratejileri ele aldığımız ‘Şebeke Veriminizi En Üst Seviyeye Çıkaran Akıllı Hizmet Dağıtımı Stratejileri’ adlı araştırmamızı yakın zamanda yayınladık. Bu alanda gelişimi sürdürülebilir kılmak için sektörümüze liderlik eden çalışmalar gerçekleştirmeye devam edeceğiz” dedi.