Yazar: Özgür Sunay
Jeep efsanesi markanın İkinci Dünya Savaşı’nda Amerikan Ordusu’nda kullanılmak üzere geliştirdiği Willys modeliyle başlar. Zaman içinde Chrysler bünyesine dahil olan marka artık askeri araçtan çok modern bir arazi aracı yaratma hedefi gütmesi ile Amerikan üretici firma bu hedef doğrultusunda ’80’li yılların ortasında ‘Jeep Wrangler’ modelini sahneye çıkardı.’90 yılında Renegade versiyonu tanıtılan otomobile 2002 yılında Rubicon isminde yeni bir üye katıldı. Türkiye’ye 4.0 litre 177 HP gücündeki benzinli motorla ithal edilen modelin yurt dışında 2.4 142 HP’lik bir versiyonu daha bulunuyor. Bizimde test için aldığımız modeli 4.0lt ve 177 beygir. Tek farkı ise aracın normalde zaten bir arazi aracı olması dolayısı ile üzerine bir çok farklı markanın modifiyesi eklenerek Jeep Wrangler Rubicon’un Sahara özel modeli daha da hırçın ve vahşi tam bir off-road aracı mümkün olmuş. Bu özel aracı Türkiye’de pek çok farklı kişi kullanıyor olsa da bizim testini yaparak offroad için aldığımız bu aracın sahibi Ali Tercan bey aracına çok fazla özen ve yatırım yaparak hiç bir masraftan kaçınmamış ve aracına gözü gibi bakmış. Çünkü piyasa da bu özelliklerde ve bu kadar fonksiyonel olup bu temizlikte bir araca ilk defa rastlıyorum.
Jeep Wrangler Rubicon’un 2004 model özel modifiyeli araç ile ilk karşılaştığımda fabrika çıkışına göre olduğundan daha yüksek ve büyük oldukça geniş gözüken bir araç olduğunun farkına vardım. Modifiye yapılan MİCKEY THOMPSON BAJA MTZ ÇAMUR VE KAR LASTİKLERİ-305/70/16 lasitkleri ile araç olduğundan daha yapılı, deyim yerinde ise kaslı ve yüksek duruyor. Normal fabrika çıkış lastikleri ise 215/75 R15 ‘e göre oldukça büyük ve geniş çaplı. Ali bey’den aracı aldıktan sonra ekibimiz Bülent, Kutsal ve ben yola koyuluyoruz. Aracın egzozundan çıkan duyduğumuz ses oldukça etkileyici..
Wrangler’ın genel çizgileri atası Willys’ten çok farklı değil. Jeep markasının tescilli tasarımı olan yedi kanallı radyatör ızgarası ve yuvarlak farlar bu modelin ön tasarımında hemen dikkat çekiyor. Dışa çıkık çamurluklar hem yan hem de ön tasarımda fark ediliyor. Motor bölümünden itibaren köşeli hatlara sahip olan aracın arka kısmı büyük bir kutuyu andırıyor. Bagaj kapağına yerleştirilen stoplar 40 yıl öncesini çağrıştırırken, yedek lastiğin bagaj üzerinde oluşu kullanımını kolaylaştırıyor. Aracın en önemli özelliklerinden birisi sert plastik tavanın istendiğinde sökülebilmesi. Bu bölüm yerine bagajda bulunan bez tavan geçirilebiliyor. Zevk tamamıyla kullanıcıya kalmış. Tavanın sökülme işlemi de çok basit. Güneşliklerin üzerindeki kollar açıldıktan sonra tavanı kaldırmak yeterli…
Wrangler’ın iç mekanına girildiğinde zaman makinesine girmiş gibi oluyorsunuz. Orta kalitedeki plastikten imal edilmiş olan kokpit dış tasarımdaki gibi köşeli hatlara sahip. Orta konsolun en üstüne havalandırma ızgaraları yerleştirilmiş.Daha alttaysa müzik sistemi ve klima kumandaları bulunuyor.Müzik sisteminden söz etmişken, sistemin sunduğu ses kalitesi oldukça yüksek. En alttaysa arka cam rezistansı, arka cam sileceği, overdrive butonları, yolcu hava yastığı iptal kontrolü bulunuyor. Wrangler’ın donanımında hız kontrol sistemi gibi çok ekstra donanımlar var. Fakat elektrikli cam, elektrik kontrollü aynalar gibi olmazsa olmaz donanımlar bulunmuyor. Bunun sebebiyse kapıların istendiğinde sökülebiliyor olması!
Wrangler’ın kalbinde 3956 cc hacminde sıralı altı silindirli bir motor görev yapıyor. Grand Cherokee modelinden tanıdığımız bu motor alt devirlerde 1.6 tonluk özel modifiyeli bir aracı düz asfalt zeminde taşımakta sanki biraz zorlanıyor gibi gözüksede gaza hafifçe dokunduğunuzda hafif arazili bir yolda arazi vitesinde yüksek devirlerde gerçek gücünü ortaya koyuyor. Ve 4600 d/d’de177 HP güç, 3500 d/d’de 296 Nm tork üreten bu motor resmen arazide dört çekerde çılgınca çok kolay bir biçimde hareket edebiliyor. Kullanmış olduğumuz jeep wrangler fabrika çıkışlarına göre üzerinde farklı bir çok modifiye parçayı barındırıyor olması düz asfalt kullanımlarında özellikle büyük lastiklerin, 2.5 inç yükseltme kitinin, ön ve arka havalı kilitlerinde etkisi ile zaten sizi yavaş gitmeye zorluyor. Genelde off-road için yapılan bu tarz özel araçlar çok fazla hız yapmaya müsait değiler. Adı üzerinde off-road yani arazi aracı ve bu tarz araçlar ile bildiğiniz üzere arazide engebeli yerlerden yavaş bir biçimde sağa sola eğim vererek ilerlemek gereklidir. Bu sebeple biz aracımızı normal bir jeep grand cherokee’den alacağımız düz yol asfalt hız verimini beklemeden kullanarak ilerlemeye devam ediyoruz. Yüksek hızlar aracın üzerindeki ekipmanlara zarar vereceği gibi aynı zamanda bu tarz kullanımlar aracı ve sizi tehlikeye atmaktadır.
Henüz arazi parkumuza girmeden önce ünlü off-road yarışlarının olduğu kemerburgaz yolu üzerinde ben ve co-pilotum kutsal ilerlerken bülent’te hemen arkamızda iki çeker olan mitsubishi asx ile bize eşlik ediyor. Doğru araziye aracın off-road kabiliyetini denemeye gidiyoruz. Bu tarz aktiviteler de fazladan en az sağlam bir 4×4 araca daha ihtiyacımız olmasına karşılık eğer kalırsak bizi kim çekerek kurtaracak düşüncemiz bu sefer bize çokta baskın gelmiyor. Çünkü kullanmış olduğumuz wrangler son derece tüm off-road ekipmanları olan bir arazi canavarı ve önünde , arkasında çekme demiri ile vinci bulunmakta. Zaten
bu konuda çokta fazla bir şansımız o gün yok bülent 4×2 versiyon asx ile bizi istese de kurtaramaz fakat biz onu kalırsa çekebiliriz. Önemli bir konuyu da yeri gelmişken atlamadan önce belirtmemde yarar var altımızdaki aracın büyüklüğü ve gücünden bahsederken bazı şeyleri de görmezden geliyor olmamız mümkün değil. Ali bey’in garajından çıktıktan sonra kendisi de lastikler ve frenler konusunda beni ayrıca uyardı. Neden mi? Çünkü siz fabrika verileri dışında geniş ve yüksek lastikleri taktığınızda da frenler için bir modifiye yapmanız gerekiyor. Bildiğiniz üzere aracın frenleri fabrika lastik ve jantlarına göre ayarlı. Zaten istesiniz de bu araç ile çok fazla trafikte hız yapamazsınız eğer yaparsanız da duramazsınız. Çünkü lastiklerin büyümesi ile fren diskleri ve balataları aracın olduğundan çok daha geç yavaşlatarak durmasına neden oluyor. Bu yüzden bu tarz otomatik şanzımana sahip arazi araçlarında özellikle lastikler değişmiş ve büyük hacimli ise frenlerinin de elden geçmesi gerekli. Aksi takdirde asfaltta frene basmak için epey güç harcıyorsunuz. Fakat bu araç sadece arazi yollarında kullanmak üzere hobi amaçlı yapılmış çok özel bir araç olduğu için şu an böyle bir sıkıntımız çok fazla bulunmuyor.
Eğer araziye çıkıyor iseniz off-road yapmak bir takım işi olduğundan sağlam ekip arkadaşlarına ihtiyacınız var demektir. Bizimde Allaha Şükür 4 yıldır beraber olduğumuz tüm şartlarda bizi yalnız bırakmayan bir ekibimiz mevcut. Kutsal ve sonradan aramıza katılan off-road’cu arkadaşımız Bülent. Kendisi her ne kadar Land rover defender kullanıyor olsada Wranglerın tadı ona bir başka geliyor tabii.. Lafı fazla uzatmadan işin off-road kısmına geçelim kendimiz vuruyoruz kemerburgazın çamurlu off-road yollarına aracı kullanmanın nasıl büyük bir zevk ve haz verdiğini ne kadar anlatsam azdır zaten. Araçla beraber kullananda canavar kesiliyor arazide. Tüm testini yaptığımız son model 4×4’ler bir yana bu araç bir yana dedirtiyor ala..
Yüksek tork sebebiyle iki tekerlekten çekişli halde aracı kaygan zeminde kontrol etmek çok güç. Gaz pedalına ani tepkilerde arka kısım kolayca kontrolden çıkabiliyor. Bu nedenle yağışlı ve kaygan arazi şartlarında aracı dört çekerli konumda kullanmak şart. Aracın otomatik vitesinin yanına yerleştirilen kol yardımıyla hareket halindeyken bile dört tekerlekte çekişe geçmek mümkün. Fakat düşük devirli dört tekerlekten çekişe geçebilmek için durmak ve vitesi boşa almak gerekiyor. Wrangler’ın yüksek hacimli motoru yüksek yakıt tüketimini beraberinde getiriyor. Testimiz süresince 100 km. ettiğimiz 16.5 litrelik tüketim bunun en büyük göstergesi. 72 litrelik deposuyla aracın menzili 436 km. Dik inişlerde arka tekerlekler yerden kolay ayrılabiliyor olması kilitler devre dışında iken ihtimal lastikler çamurla doldu mu geçişlerde biraz sıkıntı yaratsa da kutsalın direktifleri ile araca zarar vermeden ilerliyoruz.
Wrangler doğru lastikler kullanıldığında arazide yolda kalması mucizelere bağlı. Fakat bu noktada aracın kısa karoser yapısı bazı anlarda tedirginlik yaratsada dik çıkışlarda ve yan eğimlerde lastiklerininde kontrolü ile araç devrilmeden çok iyi bir biçimde durabiliyor. Wrangler gibi kendini ispatlamış bir aracın zaten arazide kalıyor olması daha çok pilotaj hatası veya teknik bir sorun itibarı ile kaynaklı olabilir.
Sulu ve çamurlu yerlerden geçerken aracın 2.5 inç skyjacker off-road kiti ile yükseltilmiş olması çok büyük avantaj sağlıyor. Aynı zamanda arazide ilerlerken araç içindeki oturma ve direksiyon konforunuz , güvenliğiniz de bir o kadar önemli. Bu sebeple özel olarak kullanılan oldman emu marka direksiyon amortisörü elinize zarar vermeden arazi şartlarından oluşan titreşimi önleyerek rahat bir şekilde direksiyonu sağa ve sola hareket ettirmenizi sağlıyor. Yine vücudunuzu saran koltuk ve özel yapım kılıflar arazide şartlarında konforunuzu sağlayan fakat gözden kaçan önemi yüksek off-road’un vazgeçilmez diğer bir parçası. Sonuç olarak, araç hakkında anlatılacak o kadar şey varki ancak kısa ve öz olarak bu özel wranglerın aracını size aktarmaya çalıştık. Bazı şeyler anlatılmaktan çok uzak yaşanarak tadına varılacağından dolayı ve bu araçta özel olarak arazi şartları için modifiyesi yapıldığından, ancak böyle bir araca sahip olup arazide keyfini çıkartığınızda, belki buradan ifade edemeyeceğim bir çok şeyi anlamış ve yaşamış olacaksınız. Sıkıntılı ve stresli şehir hayatından bir hobi olarak kaçmak istediğiniz vakit böyle bir araca ihtiyaç duymanız olası. Yoğun geçen iş temposu ve trafikten sonra insan ancak bu tarz aktiviteler ile kendini bulabiliyor. Biz bunu işimiz gereği pek çok kere yaşadık ve yaşıyoruz. Darısı sizlerinde başına..